Page 144 - İnsanın Apaçık Düşmanı Şeytan
P. 144
İnsanın Apaçık Düşmanı Şeytan
li na la ra dö nüş tü ğü nü id dia et miş ti. (Charles Darwin, The Origin of
Species: A Facsimile of the First Edition, Harvard University Press,
1964, p. 184.)
Ama Men del'in keş fet ti ği ve 20. yüz yıl da ge li şen ge ne tik bi li miy le
ke sin le şen ka lı tım ka nun la rı, ka za nıl mış özel lik le rin son ra ki ne sil le re
ak ta rıl ma sı ef sa ne si ni ke sin ola rak yık tı. Böy le ce do ğal se lek si yon "tek
ba şı na" ve do la yı sıy la tü müy le et ki siz bir me ka niz ma ola rak kal mış
olu yor du.
Neo-Dar wi nizm ve Mu tas yon lar
Darwinistler ise bu duruma kendilerince bir çözüm bulabilmek
için 1930'ların sonlarında, "Modern Sentetik Teori"yi ya da daha
yaygın ismiyle neo-Darwinizm'i ortaya attılar. Neo-Darwinizm,
doğal seleksiyonun yanına "faydalı değişiklik sebebi" olarak mutas-
yonları, yani canlıların genlerinde radyasyon gibi dış etkiler ya da
kopyalama hataları sonucunda oluşan bozulmaları ekledi. Bugün
de hala bilimsel olarak geçersiz olduğunu bilmelerine rağmen, Dar-
winistlerin savunduğu model neo-Darwinizm'dir. Teori, yeryü-
zünde bulunan milyonlarca canlı türünün, bu canlıların, kulak, göz,
akciğer, kanat gibi sayısız kompleks organlarının "mutasyonlara",
yani genetik bozukluklara dayalı bir süreç sonucunda oluştuğunu
iddia etmektedir. Ama teoriyi çaresiz bırakan açık bir bilimsel gerçek
vardır: Mutasyonlar canlıları geliştirmezler, aksine her zaman için
canlılara zarar verirler. Çernobil, Hiroşima, Nagazaki’de meydana
gelen dehşet verici görüntüler tam olarak mutasyonların meydana
getirdiği sonuçlardır. Düzgün yapıdaki organizmalar mutasyonların
etkisiyle ölmüş veya şiddetli zarar görmüştür.
142