Page 61 - İnsanın Apaçık Düşmanı Şeytan
P. 61

Adnan Oktar (Harun Yahya)


             neğin Allah'a isyankar olan bir inkarcıya sevgi beslemeleri, Kuran'a
             göre mümkün değildir. Müminler Allah'ın hoşnutluğu için, Allah'ın
             rızasına uygun hareket edeni sever, etmeyeni ise sevmezler. Mümin-
             lerin insan sevgisi Allah'a yöneltilen sevginin bir sonucu olarak köklü

             ve kalıcıdır. Müşriklerin sözde sevgileri ise gördüklerini beğenmenin
             ötesine geçmez. Müşrikler için sevgi, sahip oldukları sayısız sahte
             ilaha karşı beslenir. Bu kimseler Allah'ı da sevdiklerini iddia ederler.
             Ancak bu sevgi sözde kalır. Bütün yaşamlarını gerçek sevgilerini yö-
             nelttikleri putlar için harcarlar. Örneğin babalarını, oğullarını, eşle-
             rini, parayı, makam ve mevkiyi Allah'tan daha çok severler. İnkar
             edenlerin bu batıl sevgi anlayışları bir ayette şöyle bildirilir:

                İn san lar için de, Al lah'tan baş ka sı nı "eş ve or tak" tu tan lar var dır
                ki, on lar (bun la rı), Al lah'ı se ver gi bi se ver ler. İman eden le rin
                ise Al lah'a olan sev gi le ri da ha güç lü dür... (Ba ka ra Su re si, 165)
                Ca hi li ye de en yay gın olan şirk un sur la rın dan bi ri ka dın la ra du -
             yu lan tut ku do lu sev gi dir. Eğer her han gi bir ka dı na du yu lan sev gi,

             Al lah'a kar şı du yu lan sev gi den öte bir sev giy se, söz ko nu su du rum
             şir ki do ğu rur. Oy sa bir in sa na yö nel ti len sev gi, an cak o ki şi de ki gü -
             zel lik le rin sa hi bi nin Al lah ol du ğu kal be tam ola rak yer leş ti ril miş se
             bir an lam ka za nır. Al lah'a kar şı bes le ne cek sev gi de bir sı nır ol ma -
             dı ğın dan, Al lah için se ven bir in sa nın kar şı sın da ki ne yö nelt ti ği sev -
             gi de çok güç lü ve ka lı cı olur.
                Al lah, ka dın la ra du yu lan bu tut ku nun, şey ta nın bir oyu nu ol du -

             ğu nu şöy le bil dir miş tir:
                On lar, O'nu bı ra kıp da (bir ta kım) di şi le re ta par lar. On lar o her
                tür lü ha yır la iliş ki si ke sil miş şey tan dan baş ka sı na tap maz lar.
                (Ni sa Su re si, 117)




                                           59
   56   57   58   59   60   61   62   63   64   65   66