Page 149 - Kuran'da Şevk ve Heyecan
P. 149
Adnan Oktar (Harun Yahya)
Onların üzerlerine gökyüzünden bir kapı açsak, ordan yukarı yüksel-
seler de, mutlaka: "Gözlerimiz döndürüldü, belki biz büyülenmiş bir
topluluğuz" diyeceklerdir. (Hicr Suresi, 14-15)
Bu kadar geniş bir kitlenin üzerinde bu büyünün etkili olması, insanların
gerçeklerden bu kadar uzak tutulmaları ve 150 yıldır bu büyünün bozulma-
ması ise, kelimelerle anlatılamayacak kadar hayret verici bir durumdur.
Çünkü, bir veya birkaç insanın imkansız senaryolara, saçmalık ve mantıksız-
lıklarla dolu iddialara inanmaları anlaşılabilir. Ancak dünyanın dört bir ya-
nındaki insanların, şuursuz ve cansız atomların ani bir kararla biraraya gelip;
olağanüstü bir organizasyon, disiplin, akıl ve şuur gösterip kusursuz bir sis-
temle işleyen evreni, canlılık için uygun olan her türlü özelliğe sahip olan
Dünya gezegenini ve sayısız kompleks sistemle donatılmış canlıları meydana
getirdiğine inanmasının, "büyü"den başka bir açıklaması yoktur.
Nitekim, Allah Kuran'da, inkarcı felsefenin savunucusu olan bazı kimse-
lerin, yaptıkları büyülerle insanları etkilediklerini Hz. Musa (as) ve Firavun
arasında geçen bir olayla bizlere bildirmektedir. Hz. Musa (as), Firavun'a hak
dini anlattığında, Firavun Hz. Musa (as)'a, kendi "bilgin büyücüleri" ile in-
sanların toplandığı bir yerde karşılaşmasını söyler. Hz. Musa (as), büyücülerle
karşılaştığında, büyücülere önce onların marifetlerini sergilemelerini emre-
der. Bu olayın anlatıldığı ayet şöyledir:
(Musa:) "Siz atın" dedi. (Asalarını) atınca, insanların gözlerini büyü-
lediler, onları dehşete düşürdüler ve (ortaya) büyük bir sihir getirmiş
oldular. (Araf Suresi, 116)
Görüldüğü gibi Firavun'un büyücüleri yaptıkları "aldatmacalar"la -Hz.
Musa (as) ve ona inananlar dışında- insanların hepsini büyüleyebilmişlerdir.
Ancak, onların attıklarına karşılık Hz. Musa (as)'ın ortaya koyduğu delil, on-
ların bu büyüsünü, ayette bildirildiği gibi "uydurduklarını yutmuş" yani etkisiz
kılmıştır:
Biz de Musa'ya: "Asanı fırlat" diye vahyettik. (O da fırlatınca) bir de
baktılar ki, o bütün uydurduklarını derleyip-toparlayıp yutuyor. Böy-
147