Page 311 - Deniz Altındaki Muhteşem Dünya
P. 311
Harun Yahya
Adnan Oktar
canlıları geliştirmezler, aksine her zaman için canlılara zarar verirler.
Bunun nedeni çok basittir: DNA çok kompleks bir düzene sahiptir. Bu molekül üze-
rinde oluşan herhangi bir tesadüfi etki ancak zarar verir. Amerikalı genetikçi B. G. Ranga-
nathan bunu şöyle açıklar:
Mu tas yon lar kü çük, ras ge le ve za rar lı dır lar. Çok en der ola rak mey da na ge lir ler ve
en iyi ih ti mal le et ki siz dir ler. Bu üç özel lik, mu tas yon la rın ev rim sel bir ge liş me mey -
da na ge ti re me ye ce ği ni gös te rir. Za ten yük sek de re ce de özel leş miş bir or ga niz ma da
mey da na ge le bi le cek rast lan tı sal bir de ği şim, ya et ki siz ola cak tır ya da za rar lı. Bir kol
sa atin de mey da na ge le cek ras ge le bir de ği şim kol sa ati ni ge liş tir me ye cek tir. Ona bü -
yük ih ti mal le za rar ve re cek ve ya en iyi ih ti mal le et ki siz ola cak tır. Bir dep rem bir şeh -
ri ge liş tir mez, ona yı kım ge ti rir. (Charles Darwin, The Origin of Species: A Facsimile of
the First Edition, Harvard University Press, 1964, s. 179.)
Ni te kim bu gü ne ka dar hiç bir ya rar lı, ya ni ge ne tik bil gi yi ge liş ti ren mu tas yon ör ne ği
göz lem len me di. Tüm mu tas yon la rın za rar lı ol du ğu gö rül dü. An la şıl dı ki, ev rim te ori si nin
"ev rim me ka niz ma sı" ola rak gös ter di ği mu tas yon lar, ger çek te can lı la rı sa de ce tah rip eden,
sa kat bı ra kan ge ne tik olay lar dır. (İn san lar da mu tas yo nun en sık gö rü len et ki si de kan ser -
dir.) El bet te tah rip edi ci bir me ka niz ma "ev rim me ka niz ma sı" ola maz. Do ğal se lek si yon ise,
Dar win'in de ka bul et ti ği gi bi, "tek ba şı na hiç bir şey ya pa maz." Bu ger çek biz le re do ğa da
hiç bir "ev rim me ka niz ma sı" ol ma dı ğı nı gös ter mek te dir. Ev rim me ka niz ma sı ol ma dı ğı na
gö re de, ev rim de nen ha ya li sü reç ya şan mış ola maz.
Fo sil Ka yıt la rı: Ara Form lar dan Eser Yok
Evrim teorisinin iddia ettiği senaryonun yaşanmamış olduğunun en açık göstergesi ise
fosil kayıtlarıdır.
Evrim teorisinin bilim dışı iddiasına göre bütün canlılar birbirlerinden türemişlerdir.
Önceden var olan bir canlı türü, zamanla bir diğerine dönüşmüş ve bütün türler bu şekil-
de ortaya çıkmışlardır. Teoriye göre bu dönüşüm yüz milyonlarca yıl süren uzun bir za-
man dilimini kapsamış ve kademe kademe ilerlemiştir.
Bu durumda, iddia edilen uzun dönüşüm süreci içinde sayısız "ara türler"in oluşmuş
ve yaşamış olmaları gerekir.
Örneğin geçmişte, balık özelliklerini taşımalarına rağmen, bir yandan da bazı sürün-
gen özellikleri kazanmış olan yarı balık-yarı sürüngen canlılar yaşamış olmalıdır. Ya da sü-
rüngen özelliklerini taşırken, bir yandan da bazı kuş özellikleri kazanmış sürüngen-kuşlar
ortaya çıkmış olmalıdır. Bunlar, bir geçiş sürecinde oldukları için de, sakat, eksik, kusurlu
canlılar olmalıdır. Evrimciler geçmişte yaşamış olduklarına inandıkları bu hayali varlıkla-
ra "ara-geçiş formu" adını verirler.
Eğer gerçekten bu tür canlılar geçmişte yaşamışlarsa bunların sayılarının ve çeşitleri-
309

