Page 173 - Gözdeki Mucize
P. 173
Adnan Oktar (Harun Yahya)
nin, uzun bir evrim süreci sonunda deniz ortamına geçiş yapacak
biçimde evrimleştikleri hikayesi anlatılır. Buna göre, sudan karaya
geçişin tersine bir yol izleyen deniz memelileri, ikinci bir evrim
sürecinin sonucu olarak tekrar su ortamına dönmüşlerdir. Oysa bu
teori hiçbir paleontolojik delile dayanmaz ve mantıksal yönden de
çelişkilidir.
Yunuslar ve balinalar tesadüfen oluşması mümkün olmayan
mükemmellikte ve tam kendilerine gereken özelliklerde gözlere
sahiptirler.
Yunusların ve balinaların gözleri farklı görmelere imkan vere-
cek şekildedir. Suyun altında ve üzerinde aynı mükemmellikte
görebilirler. (Oysa başta insan olmak üzere çoğu canlı, ışığın kırıl-
masındaki farklılıklar nedeniyle, kendi doğal ortamının dışında iyi
göremez.) Bir yunus, suyun 6 metre kadar üstüne zıplayabilir ve
kendisi için havada tutulmakta olan bir yiyeceği görerek, çok büyük
bir hassaslıkla alabilir.
Bu noktada deniz memelilerinin gözü ile kara canlılarının gözü
arasındaki farklardan bahsetmek gerekir. Bu farklar şaşırtıcı dere-
cede detaylıdır. Karada gözü bekleyen tehlikeler, fiziksel darbeler
ve tozdur. Bu nedenle kara hayvanlarının göz kapakları vardır. Su
ortamında ise en büyük tehlikeler tuz oranı, derinlere dalarken
meydana gelen basınç ve deniz akıntılarının oluşturduğu hasarlar-
dır. Akıntılarla doğrudan temas olmaması için gözler kafanın yan
tarafındadır. Ayrıca derin dalışlarda gözü basınca karşı koruyan
sert bir tabaka vardır. 9 metre derinlikten sonra denizin dibi karan-
lık olduğu için, su memelilerinin gözü, karanlık ortamlara uyum
sağlayabilen birçok özellikle donatılmıştır. Lens mükemmel bir
daire biçimindedir. Işığa hassas olan çubuk hücreleri, renklere ve
detaylara duyarlı olan koni hücrelerinden daha fazladır. Dahası,
gözlerde özel bir fosforlu tabaka vardır. Bu sebeple deniz memelile-
rinin karanlık ortamlardaki görüşleri kuvvetlidir.
171