Page 608 - Yaratılış Atlası 3. Cilt
P. 608

Sizden ulusa, diğer uluslarla gerek ordu gerek ticaret ve gerekse ekonomik süreçleri kullanarak sürekli bir mü-

                       cadele içinde bulunan organize bir bütün olarak bakmanızı istemiştim. Ve sizden her türlü mücadeleye tama-
                       men kötü bir şey olarak bakmamanızı istemiştim. Çünkü mücadele dünya tarihi boyunca insanın ilerleyişinin
                       kaynağı olmuştur.   69

                       Irklar ve milletler arasındaki çatışmaların, savaşların ve kavgaların ilerlemenin bir yolu olduğuna ina-
                  nan, kendi ırkı ve milleti dışındaki ırk ve milletleri "aşağı" gören bu sapkın mantık, 19. yüzyılda dünyanın
                  dört bir yanında büyük toprakları egemenliği altına aldı. Bazı emperyalist Avrupa devletleri, işgal ettikle-
                  ri topraklardaki halklara karşı son derece acımasız davrandılar. Uygulamalarında bu halkları insan olarak

                  görmedikleri, küçümsedikleri, aşağı ve zayıf gördükleri, kendileriyle eşit haklara sahip olmalarını kabul
                  etmedikleri açıkça görülüyordu. 19. yüzyılda gelişen yeni emperyalizm, sosyal Darwinizm'in dünya çapın-
                  da bir uygulaması oldu.
                       Darwinizm'in telkinlerinin bu kadar destek görmesinin nedenlerinden biri de dönemin Avrupa ülkele-

                  rinde insanların din ahlakından uzaklaşmış olmalarıdır. Din ahlakı insanların barış içinde yaşamalarını ge-
                  rektirir. Allah insanlara birbirlerine karşı affedici ve hoşgörülü olmalarını emretmiştir. Yeryüzünde düze-
                  ni bozmak, savaşı ve çatışmaları kışkırtmak ise Allah Katında büyük sorumluluğu olan kötülüklerdir.
                  Allah Kuran'da, yeryüzünde bozgunculuğu, insanlara zarar verilmesini sevmediğini haber vermiştir:

                       O, iş başına geçti mi (ya da sırtını çevirip gitti mi) yeryüzünde bozgunculuk çıkarmaya, ekini ve nesli helak
                       etmeye çaba harcar. Allah ise, bozgunculuğu sevmez. (Bakara Suresi, 205)



                       Sömürgelerdeki Ac›mas›z Uygulamalar


                       Sömürgeci devletlerin önde gelenlerine hakim olan sosyal Darwinist görüşler, onların sömürgelerinde-
                  ki halklara uyguladıkları politikalarda da kendini gösteriyordu. Bu halkları insan saymayan, kendilerince
                  ilkel birer ara geçiş formu olarak gören bu yönetimler, hakim oldukları ülkelere çoğu zaman acı, yıkım,
                  mutsuzluk getirdiler. Bu ülkelerin acımasız politikalarında sosyal Darwinizm en önemli etmenlerden biri-
                  dir. Daha önce de belirtildiği gibi, bazı milletlerin mevcut üstün ırk iddiaları ve kibirleri ile gelen saldır-

                  gan, acımasız, diğer milletleri aşağı gören uygulamaları sosyal Darwinizm ile sahte bir meşruiyet kazan-
                  mıştır. Söz konusu ülkeler bu tür politikalarında kendilerince yaptıklarını haklı görüyorlar, bu da hırs ve
                  saldırganlıklarını artırıyordu.

                       Afyon Savaşı bunun ilginç bir örneğiydi. İngiltere daha 19. yüzyılın başlarında Çin'e afyon satmaya
                  başlamıştı. Oysa, İngiltere'de afyon üretilmesi, satışı ve kullanımı yasaktı. Kendi insanlarını böyle bir be-
                  ladan titizlikle koruyan dönemin İngiliz yöneticileri, kısa sürede bu ülkenin insanlarını afyon bağlımlısı
                  haline getirdiler. İmparatorun oğlu dahi aşırı afyondan ölünce, İmparator İngilizlerin ülkeye afyon sokma-
                  larına bir son vermeye karar verdi. Hükümet görevlisi Lin Zexu (Lin Tse-Hsü) Doğu Hindistan Şirketi'nin

                  en büyük ticaret limanı olan Canton'a, afyon ithalatına bir son vermeleri için görüşmek üzere gönderildi.
                  İngiliz tüccarlar iş birliğine yanaşmadıkları için Zexu afyon depolarını kapattırdı. Bu, hemen ardından as-
                  keri bir müdahale getirdi. Çinliler kesin bir yenilgiye uğradılar ve çok aşağılayıcı bir anlaşmayı kabul et-

                  mek zorunda kaldılar: Bu anlaşmaya göre Çin'de afyon ticareti yasal sayılacaktı. Lin Zexu ise hükümette-
                  ki görevinden alındı ve sürgüne gönderildi.
                       Portekizliler ise sözde "üstünlüklerini" Angola halkını köleleştirerek gösterdiler. Bu bölgede yaşayan
                  halkın büyük bölümünü gemilerle kaçırdılar ve beş yıllığına "sözleşmeli" işçiler olarak deniz aşırı yerlere
                  gönderdiler. Ancak "işçilerin" çok az bir kısmı sözleşmenin sonunu görebilecek kadar yaşadı.                    70  İşgal edi-

                  len yerlerin hemen hemen hepsinde işgalci devletler uygun gördükleri topraklara ve kaynaklara el koydu-
                  lar, kendi ülkelerinden gelen yerleşimcilere veya şirketlere bu yerleri verdiler. Yerlerinden edilen yerli hal-
                  ka ise hiç ilgi gösterilmedi. Bu halkların paraları, iş güçleri, malları ve maden kaynakları sonuna kadar sö-

                  mürüldü.
                       İngilizler, sömürgelerinden aldıkları pamuk, çay, maden cevherleri gibi ham maddeleri İngiltere'ye ge-
                  tiriyorlardı. Daha sonra bu ham maddelerle üretilen mallar tekrar sömürgelere getirilerek çok yüksek fi-
                  yatlara satılıyordu. Hindistan'dan alınan pamuk İngiltere'de işleniyor ve tekrar Hindistan'a satılıyordu.






                606 Yarat›l›fl Atlas› Cilt 3
   603   604   605   606   607   608   609   610   611   612   613