Page 655 - Yaratılış Atlası 3. Cilt
P. 655
Harun Yahya
TÜRK-‹SLAM AHLAKINDA MERHAMET
Türk-İslam ahlakının hakim olduğu Osmanlı İmparatorluğu'nda, hastalar sadece aileleri değil, çevre-
lerindekiler tarafından dahi korunup kollanıyorlar, özel kliniklerde bakılıyorlar hatta çeşitli yöntem-
lerle tedavi edilmeye çalışılıyorlardı. Fakir halka ücretsiz sağlık hizmetleri sunuluyor, hatta fakirler-
den para talep eden hekim veya hastane görevlileri cezalandırılıyordu. 1871 yılında halkın sağlık hiz-
metlerini düzenlemek amacıyla "Sıhhiye Müfettişlikleri" ile "Memleket Tabiplikleri" kurulmuştu. Bu
düzenleme ile öngörülen uygulamalardan bazıları şöyleydi:
• Doktorlar haftanın belirli gün ve saatlerinde, belirli bir yerde, zengin, fakir ayrımı gözetmeksizin
başvuran tüm hastaları ücret almadan muayene edecektir. Gerekli aşılar da ücretsiz yapılacaktır.
• Muayeneye gelemeyecek durumda olanları doktorlar evlerinde muayene edecek, ödeme gücü olan-
lardan, önceden belirlenen bir ücret alınacaktır. Yoksul olanlardan ücret alınmayacak, zorunlu gider-
ler belediye sandığından doktora ödenecektir.
• Önemli bir gerekçe olmadan hastalara bakmamak, yoksullardan ücret almak işten uzaklaştırma ne-
denidir. 135
Osmanlı'da akıl hastalarına da özel tedavi yöntemleri uygulanıyordu. Osmanlı'da 15. yüzyılda dahi
akıl hastaları için imar edilmiş darüşşifalar vardı. Hastalar, hastalıklarına göre seçilmiş özel Türk mü-
ziği makamlarıyla tedavi edilmeye çalışılırdı. Ayrıca özel yemekler, çiçekler ve manzaralar ile de teda-
vi uygulanıyordu. Hastalara özellikle kuş eti veriliyordu. Her hastanın odasında iki pencere bu-
lunuyordu. Pencereler tercihen gül bahçesine bakıyordu. 136
Osmanlı İmparatorluğu'ndan çok daha önce de, diğer Müslüman devletlerde de fiziksel ve ruhsal yön-
den hasta olanların tedavisi için özel yöntemler kullanılıyordu. Özellikle Abbasi Halifeliği dönemin-
de İslam dünyası, tüm dünyadaki en ileri tıp ve psikiyatri düzeyine erişmişti. Dünyanın ilk hastane-
leri İslam dünyasında kuruldu, akıl hastalarının telkinle tedavisi de yine ilk kez İslam dünyasında uy-
gulanmaya başladı. Kuran ahlakı, Müslümanlara bu çalışmaları yapacak merhameti, şefkati, aklı ve
anlayışı kazandırmıştı.
İslam ahlakında inananlar fakirlere, zayıflara, düşkünlere, muhtaç insanlara, kendi bakımına güç ye-
tiremeyenlere şefkat duymaya, merhamet etmeye, özveride bulunmaya, bakmaya, koruyup kollama-
ya teşvik edilir. Allah'ın Kuran'da, zayıflara, fakirlere, yaşlılara karşı nasıl davranılması gerektiğini
bildirdiği ayetlerden bazıları şöyledir:
... Allah'tan başkasına kulluk etmeyin, anneye-babaya, yakınlara, yetimlere ve yoksullara iyilikle
davranın, insanlara güzel söz söyleyin, namazı dosdoğru kılın ve zekatı verin... (Bakara Suresi, 83)
Yüzlerinizi doğuya ve batıya çevirmeniz iyilik değildir. Ama iyilik, Allah'a, ahiret gününe, melek-
lere, Kitab'a ve peygamberlere iman eden; mala olan sevgisine rağmen, onu yakınlara, yetimlere,
yoksullara, yolda kalmışa, isteyip-dilenene ve kölelere (özgürlükleri için) veren; namazı dosdoğru
kılan, zekatı veren ve ahidleştiklerinde ahidlerine vefa gösterenler ile zorda, hastalıkta ve savaşın
kızıştığı zamanlarda sabredenler(in tutum ve davranışlarıdır). İşte bunlar, doğru olanlardır ve mut-
taki olanlar da bunlardır. (Bakara Suresi, 177)
Sana neyi infak edeceklerini sorarlar. De ki: "Hayır olarak infak edeceğiniz şey, anne-babaya, ya-
kınlara, yetimlere, yoksullara ve yolda kalmışadır. Hayır olarak her ne yaparsanız, Allah onu şüp-
hesiz bilir." (Bakara Suresi, 215)
Allah'a ibadet edin ve O'na hiçbir şeyi ortak koşmayın. Anne-babaya, yakın akrabaya, yetimlere,
yoksullara, yakın komşuya, uzak komşuya, yanınızdaki arkadaşa, yolda kalmışa ve sağ ellerinizin
malik olduklarına güzellikle davranın. Çünkü, Allah, her büyüklük taslayıp böbürleneni sevmez.
(Nisa Suresi, 36)
Adnan Oktar 653