Page 679 - Yaratılış Atlası 3. Cilt
P. 679

Harun Yahya





                 Evrimin Bir Baflka Ç›kmaz›: Fedakar "Genler"


                 Evrim teorisinin yalanlarına göre doğada sadece güçlülerin hayatta kaldığı, kıyasıya bir mücadele

             ortamı vardır. Ancak doğadaki canlılar gözlemlendiklerinde, birçoğunun birbirlerine yardımcı oldukla-
             rı, birbirleri için fedakarlıkta bulundukları, hatta diğerlerinin iyiliği için kendi hayatlarını dahi tehlike-
             ye attıkları görülmektedir. Wilson, evrim teorisinin temel iddiası ile çelişen bu gerçeği açıklamak için ba-

             zı temelsiz varsayımlar öne sürmüş ve bu sözde açıklamaları sosyobiyolojinin temelini oluşturmuştu.
             Wilson açıklamalarını, W. D. Hamilton'ın, "akraba seçilimi" adını verdiği bir başka aldatmacaya dayan-
             dırmıştı. Bu aldatmacaya göre, yavrusunu veya kendi sürüsünden bir başka canlıyı koruyan, onun için
             fedakarlıkta bulunan bir canlı, aslında kendi "bencil genlerini" korumaktadır. Amaç, genleri bir sonraki
             nesle aktarmak olduğuna ve bir annenin genleri yavrusunda da bulunduğuna göre, yavrusunu hayatı

             pahasına koruyan anne, aslında kendi genlerini korumuş olur. Yani fedakarlığı aslında bencilliğinden-
             dir!
                 Bu son derece saçma bir iddiadır. Herşeyden önce, doğadaki hiçbir hayvan genlerinin farkında ola-

             bileceği bir şuura sahip değildir, dolayısıyla onları korumak gibi bir fikre de sahip olamaz. Dahası, yav-
             rusunda veya kuzenlerinde de kendisine ait genlerden olduğunu bilmesi mümkün değildir ki, bunun
             için hayatını feda etsin. Genlerin, bir canlıyı bu yönde yönlendirmesi asla mümkün değildir. Genler, ön-
             ceki sayfalarda da belirtildiği gibi şuursuz molekül zincirleridir.
                 Ayrıca, hayvanlar sadece kendi genlerini taşıyan hayvanlara değil, diğerlerine de yardım edebil-

             mektedirler. Doğada bunun birçok örneği bulunmaktadır. Bu ise evrimci iddialarla açıklanamayacak bir
             davranıştır; çünkü fedakarlıkta bulunan canlının, genlerini koruduğu iddiası tamamen anlamsız kal-
             maktadır.

                 Kaldı ki genleri koruma hissinin bu canlıların genetik yapılarında kodlu olduğunu iddia etmek de
             evrimcilerin sorunlarını çözmez. Çünkü bu kez, böylesine kompleks bir davranışın genlere nasıl kodlan-
             dığı sorusu gelecektir. Evrim teorisi tesadüf mekanizmaları ile tek bir genin dahi nasıl oluştuğunu açık-
             layamazken, bu genlere kodlanan bilgilerin nasıl olup da tesadüfen oluştuğunu açıklaması kesinlikle
             mümkün değildir. Canlıların genlerinde kodlanmış olan her bilgi bir bilincin eseridir. Bu, sonsuz bir il-

             im ve akıl sahibi olan Allah'ın yaratmasıdır.
                 Sosyobiyologlar doğadaki canlıların özverili davranışlarıyla ilgili iddianın aynısını insanlara da uy-
             gulamaya kalkışmaktadırlar. Yani evrimcilerin hayal ürünü iddialarına göre, bir anne çocuğunu tehlike-

             lerden koruduğunda, gerektiğinde onun için canını hiç düşünmeden feda ettiğinde, bu anne aslında
             genlerini koruma endişesi taşımaktadır. Evrimcilerin insan ruhuna ait özelliklerin varlığını kabul etme-
             meleri, tüm bunları evrim teorisiyle açıklamaya çalışmaları hiçbir bilimsel delile dayanmamaktadır. Ev-
             rimciler bu mantık dışı iddiaları ile insan ruhunu, bilincini ve vicdanını yok saymaktadırlar. Oysa insan,
             ruha, akla, vicdana, düşünme ve yargı yeteneklerine sahip, doğru ve yanlışı birbirinden ayırt edebilen

             şuurlu bir varlıktır. Bir anne ise, çocuğu için fedakarlıkta bulunduğunda, çocuğunu sevdiği, ona şefkat
             ve merhamet duyduğu, onu zayıf gördüğü ve koruma sorumluluğunu üstlendiği için fedakarlıkta bu-
             lunmaktadır. Örneğin bir anne, çocuğu acı çektiğinde, kendisini onun yerine koyar ve bu onu üzer, en-

             dişelendirir, çocuğunun acısını dindirebilmek için her türlü fedakarlığa hazır olur. Bunlar -bazı evrim-
             cilerin hikayelerinde iddia ettikleri gibi- "gen taşıyan bir makine"nin veya bir "robot"un sahip olamaya-
             cağı özelliklerdir.
                 Aslında evrimciler de, insan ruhuna ait özellikleri evrim teorisinin tezleri ile açıklayamayacakları-
             nın farkındadırlar. Örneğin evrimci Robert Wallace, The Genesis Factor (Başlangıç Faktörü) adlı kitabının

             sonunda şöyle demektedir:
                 İnsanın, sadece genetik olarak üremeyi hedefleyen akıllı bir egoist olduğuna inanmıyorum. İnsan budur. An-

                 cak sadece bu değildir. Açıkça çok daha fazladır. Bunun kanıtı çok basit ve boldur. İnsan ruhunun ölçülemez
                 bir derinliği olduğunu görebilmek için birinin Johann Pachelbel'in "D Majör Canon" adlı bestesini dinleme-
                 si yeterlidir... 187








                                                                                                                          Adnan Oktar    677
   674   675   676   677   678   679   680   681   682   683   684