Page 110 - Kuran'da Şefkat ve Adalet
P. 110
108 KURAN’DA ŞEFKAT VE ADALET
es: A Fac si mi le of the First Edi ti on, Har vard Uni ver sity Press, 1964,
s. 184)
Ama Men del'in keş fet ti ği ve 20. yüz yıl da ge li şen ge ne tik bi -
li miy le ke sin le şen ka lı tım ka nun la rı, ka za nıl mış özel lik le rin son -
ra ki ne sil le re ak ta rıl ma sı ef sa ne si ni ke sin ola rak yık tı. Böy le ce
do ğal se lek si yon "tek ba şı na" ve do la yı sıy la tü müy le et ki siz bir
me ka niz ma ola rak kal mış olu yor du.
Neo-Dar wi nizm ve Mu tas yon lar
Dar wi nist ler ise bu du ru ma bir çö züm bu la bil mek için
1930'la rın son la rın da, "Mo dern Sen te tik Te ori"yi ya da da ha
yay gın is miy le neo-Dar wi nizm'i or ta ya at tı lar. Neo-Dar wi nizm,
do ğal se lek si yo nun ya nı na "fay da lı de ği şik lik se be bi" ola rak mu -
tas yon la rı, ya ni can lı la rın gen le rin de rad yas yon gi bi dış et ki ler
ya da kop ya la ma ha ta la rı so nu cun da olu şan bo zul ma la rı ek le di.
Bugün de hala bilimsel olarak geçersiz olduğunu bilmeleri-
ne rağmen, Darwinistlerin savunduğu model neo-Darwi-
nizm'dir. Teori, yeryüzünde bulunan milyonlarca canlı türü-
nün, bu canlıların, kulak, göz, akciğer, kanat gibi sayısız kom-
pleks organlarının "mutasyonlara", yani genetik bozukluklara
dayalı bir süreç sonucunda oluştuğunu iddia etmektedir. Ama
teoriyi çaresiz bırakan açık bir bilimsel gerçek vardır: Mutas-
yonlar canlıları geliştirmezler, aksine her zaman için canlılara
zarar verirler.
Bunun nedeni çok basittir: DNA çok kompleks bir düze-
ne sahiptir. Bu molekül üzerinde oluşan herhangi bir tesadüfi
etki ancak zarar verir. Amerikalı genetikçi B. G. Ranganathan
bunu şöyle açıklar: