Page 50 - Kavimlerin Helakı
P. 50
48 KAV‹MLER‹N HELAKI
flürmeyin" dedi. "Allah'tan korkup-sak›n›n ve beni küçük düflürme-
yin. (Hicr Suresi, 68-69)
Kavminin cevab› ise, Hz. Lut'a ç›k›flmak oldu: "Dediler ki: 'Biz seni
'herkes(in iflin)e kar›flmaktan' al›koymam›fl m›yd›k?" (Hicr Suresi, 70)
Elindeki tüm imkanlar› kullanan Hz. Lut, misafirlerine ve kendisine
bir kötülük yap›laca¤› endiflesiyle flöyle dedi: "Size yetecek gücüm olsay-
d› veya sa¤lam bir yere s›¤›nabilseydim." (Hud Suresi, 80)
"Misafirleri" ise, Hz. Lut' a Allah'›n elçileri olduklar›n› hat›rlatarak
flöyle dediler:
(Elçiler) Dediler ki: "Ey Lut, biz Rabbinin elçileriyiz. Onlar sana kesin
olarak ulaflamazlar. Gecenin bir parças›nda ailenle birlikte yürü (yola
ç›k). Sak›n, hiçbiriniz dönüp arkas›na bakmas›n; fakat senin kar›n
baflka. Çünkü onlara isabet edecek olan, ona da isabet edecektir. On-
lara va'dolunan (azab) sabah vaktidir. Sabah da yak›n de¤il mi?" (Hud
Suresi, 81)
fiehir halk›n›n azg›nl›¤›n›n son noktaya varmas›yla beraber Allah,
meleklerin yard›m›yla Hz. Lut'u kurtard›. Sabah vakti de, kavmin üzeri-
ne Hz. Lut'un uyard›¤› azap gönderildi:
Andolsun onlar, onun konuklar›ndan da murad almak için bask› yap-
t›lar. Biz de onlar›n gözlerini silip kör ettik. "‹flte azab›m› ve uyarma-
m› tad›n." Andolsun onlar› bir sabah vakti erkenden, üzerlerinde ka-
rar›n› k›lm›fl bir azab yakalay›p-bast›r›verdi. (Kamer Suresi, 37-38)
Ayetlerde, kavmin helak› flöyle tarif ediliyor:
Derken, tan yerinin a¤arma vaktine girdiklerinde onlar› (o korkunç
ve dayan›lmaz) 盤l›k yakalay›verdi. An›nda (yurtlar›n›n) üstünü alt›-
na çevirdik ve üzerlerine balç›ktan piflirilmifl tafl ya¤d›rd›k. Elbette
bunda 'derin bir kavray›fla sahip olanlar' için gerçekten ayetler vard›r.
O (flehir de) gerçekten bir yol üstünde (hâlâ) durmaktad›r. (Hicr Sure-
si, 73-76)
Böylece emrimiz geldi¤i zaman, üstünü alt›na çevirdik ve üzerlerine
balç›ktan piflirilmifl, istif edilmifl tafllar ya¤d›rd›k; Rabbinin Kat›nda
'belli bir biçime sokulmufl, damgalanm›fl' olarak. Bunlar zalimlerden
uzak de¤ildir. (Hud Suresi, 82-83)