Page 502 - Risale-i Nur - Sözler
P. 502

Yirmidokuzuncu Söz





                        Beka-i Ruh Ve Melaike Ve Haşre
                                         Dairdir.


                                    ِ
                                                              ِ ِ
                       مي ٓ حرلا ِنمحرلا للّٰا ِمبِ ِ  ڬ     ِمي ٓ جرلا  ِ ناَطيَّشلا  نم للّٰا ِ ب ذوعَا
                               ٰ ْ َّ
                          َّ
                                     ه
                                                 َّ
                                                                ه
                                                            َ
                                                                   ُ ُ
                                                        ْ
                                         ْ
                                                ِ
                                                                ِ ٓ
                              ِ
                                                      ٓ
                      ِ بِر ِرمَا نم حورلا لق ُ  ڬ   ِ   مِ ِ بِر  ِ نذا ِ ب اهيف حورلاو ةَكئٰلمْلا لنت
                                ُ ُّ
                                                ْ
                                                       ُ ُّ َ ُ
                                                                     ُ َّ َ َ
                                                                  َ
                       ٓ َ ْ ْ
                                                   َ
                                          ْ َ
                                            ِّ

                     [Şu Makam, İki Maksad-ı Esas İle Bir Mukaddimeden İbarettir.]

                                   Mukaddime

             Melaike  ve  Ruhaniyatın  Vücudu,  İnsan  ve  hayvanların  Vücudu  kadar
           kat'îdir,  denilebilir.  Evet,  Onbeşinci  Söz'ün  Birinci  Basamağında  beyan
           edildiği gibi: Hakikat kat'iyyen iktiza eder ve Hikmet yakînen ister ki; zemin
           gibi, Semâvatın dahi sekeneleri bulunsun ve Zîşuur sekeneleri olsun ve o
           sekeneler, o Semâvata münasib bulunsun. Şeriatın lisanında, pekçok muh-
           telif-ül cins olan o sekenelere Melaike ve Ruhaniyat tesmiye edilir. Evet,
           Hakikat böyle iktiza eder. Zira şu zeminimiz, Semaya nisbeten küçüklüğü
           ve  hakaretiyle  beraber  Zîşuur  mahlûklarla  doldurulması,  arasıra  boşaltıp
           yeniden yeni Zîşuurlarla şenlendirilmesi işaret eder belki tasrih eder ki: Şu
           muhteşem burçlar sahibi olan müzeyyen kasırlar misâli olan Semâvat dahi,
           Nur-u Vücudun Nuru olan Zîhayat ve Zîhayatın Ziyası olan Zîşuur ve Zevil-
           İdrak  mahlûklarla  elbette  doludur.  O  mahlûklar  dahi,  ins  ve  cin  gibi,  şu
           Saray-ı  Âlemin  Seyircileri  ve  şu  Kâinat  Kitabının  Mütalaacıları  ve  şu
           Saltanat-ı Rubûbiyetin Dellâllarıdırlar.
   497   498   499   500   501   502   503   504   505   506   507