Page 518 - Risale-i Nur - Sözler
P. 518

520                                                                                                                                   SÖZLER


           İnsanda  olan  hadsiz  istidadat-ı  maneviye  ve  nihayetsiz  âmâl  ve  efkâr  ve
           müyulât  dahi  israf  edilmeyecektir.  Öyle  ise,  İnsandaki  o  esaslı  meyl-i
           tekemmül,  bir  kemalin  Vücudunu  gösterir  ve  o  Meyl-i  Saadet,  Saadet-i
           Ebediyeye namzed olduğunu kat'î olarak ilân eder. Öyle olmazsa İnsanın
           mahiyet-i hakikiyesini teşkil eden o esaslı maneviyat, o ulvî âmâl, hikmetli
           mevcûdatın  hilafına  olarak  israf  ve  abes  olur,  kurur,  hebaen  gider.  Şu
           Hakikat,  Onuncu  Söz'ün  Onbirinci  Hakikatında  isbat  edildiğinden  kısa
           kesiyoruz.

             DÖRDÜNCÜ MEDAR: Pekçok nevilerde, hattâ gece ve gündüzde, kış
           ve baharda ve cevv-i havada hattâ İnsanın şahıslarında, müddet-i hayatında
           değiştirdiği bedenler ve mevte benzeyen uyku ile Haşir ve neşre benzer birer
           nevi Kıyamet, bir Kıyamet-i Kübranın tahakkukunu ihsas ediyor, remzen
           haber veriyorlar. Evet meselâ: Haftalık bizim saatimizin saniye ve dakika ve
           saat  ve  günlerini  sayan  çarklarına  benzeyen;  ALLAH'ın  dünya  denilen
           büyük  saatındaki  yevm,  sene,  ömr-ü  beşer,  deveran-ı  dünya,  birbirine
           mukaddeme olarak birbirinden haber veriyor, döner işlerler. Geceden sonra
           sabahı, kıştan sonra baharı işledikleri gibi, mevtten sonra Subh-u Kıyamet,
           o  destgâhtan,  o  saat-ı  uzmâdan  çıkacağını  remzen  haber  veriyorlar.  Bir
           şahsın müddet-i ömründe başına gelmiş birçok Kıyamet çeşitleri vardır. Her
           gece  bir  nevi  ölmekle,  her  sabah  bir  nevi  dirilmekle  Emarat-ı  Haşriye
           gördüğü gibi, beş-altı senede bil-ittifak bütün zerratını değiştirerek, hattâ bir
           senede iki defa tedricî bir Kıyamet ve Haşir taklidini görmüş. Hem hayvan
           ve  nebat  nevilerinde  üçyüzbinden  ziyade  Haşir  ve  Neşir  ve  Kıyamet-i
           Nev'iyeyi her baharda müşahede ediyor. İşte bu kadar Emarat ve İşarat-ı
           Haşriye  ve  bu  kadar  Alâmat  ve  Rumuzat-ı  Neşriye  elbette  Kıyamet-i
           Kübranın tereşşuhatı hükmünde, o Haşre işaret ediyorlar. Bir Sâni'-i Hakîm
           tarafından nevilerde böyle Kıyamet-i Nev'iyeyi yâni bütün nebatat köklerini
           ve bir kısım hayvanları aynen baharda İhya etmek ve yaprakları ve çiçekleri
           ve meyveleri gibi sair bir kısım şeyleri aynıyla değil, misliyle iade ederek bir
           nevi Haşir ve Neşir yapmak; herbir Şahs-ı İnsanîde Kıyamet-i Umumiye
           içinde  bir  Kıyamet-i  Şahsiyeye  delil  olabilir.  Çünki  İnsanın  birtek  şahsı,
           başkasının  bir  nev'i  hükmündedir.  Zira  fikir  nuru,  İnsanın  âmâline  ve
           efkârına öyle bir genişlik vermiş ki, mazi ve müstakbeli ihata eder. Dünyayı
           dahi yutsa tok olmaz. Sair nevilerde ferdlerin mahiyeti cüz'iyedir, kıymeti
           şahsiyedir, nazarı mahduddur, kemali mahsurdur, lezzeti ve elemi ânîdir.
           Beşerin ise mahiyeti Ulviyedir, kıymeti Galiyedir, nazarı Âmmdır, kemali
           Hadsizdir, manevî lezzeti ve elemi kısmen Daimîdir. Öyle ise, bilmüşahede
           sair nevilerde tekerrür eden bir çeşit Kıyametler ve Haşirler; şu Kıyamet-i
           Kübra-yı Umumiyede, her şahs-ı
   513   514   515   516   517   518   519   520   521   522   523