Page 444 - Risale-i Nur - Emirdağ Lâhikası
P. 444

158                                                                         YİRMİYEDİNCİ  MEKTUBDAN



          Halbuki o âdi hristiyan, Müslümanların hem Mukaddes Rejimlerine, hem
          Dinlerine, hem Kanunlarına muhalif iken o mahkemede onun hali nazara
          alınmaması  gösteriyor  ki;  mahkeme  hiçbir  cereyana  âlet  olamaz,  hiçbir
          tarafgirlik  içine  giremez  ki;  Halife-i  Rûy-i  Zemin,  âdi  bir  kâfirle
          muhakeme olmuşlar.

                 İşte  ben  de  yüzer  Âyât-ı  Kur'aniyeye  istinaden  Kur'anın  Kudsî
          Kanunlarının yerine, medeniyetin bozuk kısmından anarşilik hesabına ve
          bir nevi bolşeviklik namına istibdad-ı mutlak manasında, Cumhuriyetteki
          hürriyet  perdesi  altında  Dindarlar  hakkında  eşedd-i  zulme  âlet  olabilen
          muvakkat bir rejime, değil yalnız ben, belki bütün Ehl-i Vicdan muhaliftir.
          Hem muhalefet, hiçbir hükûmette bir suç sayılmıyor.

                 İkincisi:  Asayişi  bozmak,  emniyeti  ihlâl  etmek  ihtimali
          bahanesiyle otuz sene cezayı bana çektirdiler. Buna cevaben deriz ki:

                 Mahkemenin tahkikatıyla hem beşyüz bin Fedakâr Nur Talebeleri
          bulunduğu  halde,  hem  yirmisekiz  sene  zarfında  bu  kadar  zalimane
          ihanetlere maruz olduğumuz halde; Nurcularla alâkadar olan altı vilayet,
          altı  mahkeme  hiçbir  vukuatını  kaydedememeleri,  gösterememeleri  isbat
          ediyor  ki:  Nurcular,  asayişin  muhafızlarıdırlar.  İman  Dersiyle  her-
          kesin  kafasında  bir  yasakçıyı  bırakıyorlar.  Asayişi  muhafaza
          ediyorlar. Ve üç vilayetin insaflı zabıtaları bunu tasdik etmişler.

                 Üçüncüsü:  Dini  siyasete  âlet  yapmak  istiyor,  diye  beni  suçlu
          yapıyorlar.  Sebilürreşad'ın  116.  sayısındaki  "Hakikat  Konuşuyor"
          namındaki Makalem buna kat'î bir cevabdır. O Makalenin kısaca hülâsası
          şudur:

                 Elcevab: Bütün dünyasını, hattâ lüzum olsa kendi şahsî Âhiretini
          Dine  feda  etmeye  bütün  hayatı  şehadet  eden  ve  otuzbeş  seneden  beri
          siyaseti terkeden ve beş mahkeme bu mes'eleye dair kat'î delil bulamadığı
          halde  seksen  yaşını  geçmiş,  kabir  kapısında  hem  dünyada  hiçbir  şeye
          mâlik  olmayan  bir  adam  hakkında,  Dini  siyasete  âlet  yapıyor  diyenler,
          yerden göğe kadar haksızdırlar, insafsızdırlar. Hem bu iftiralarıyla beraber,
          o  adam  hakkında  güya  asayişi  ve  emniyeti  ihlâl  etmek  istiyor,  diyorlar.
          Halbuki  o  adamın  Kur'an-ı  Hakîm'den  aldığı  Hakikat  Dersi  ve
          Talebelerine verdiği Ders şudur:
   439   440   441   442   443   444   445   446   447   448   449