Page 522 - Risale-i Nur - Emirdağ Lâhikası
P. 522

ن  ه  اح   بس  ِ      م   ه      سا ِ   ب
                                             ْ َ َ ُ
                                                     ْ
                                               ُ

                 Ankara'ya  bu  defa  geldiğimin  mühim  bir  sebebi,  İslâmiyet'e
          ciddî  tarafdar  Dâhiliye  Vekili  Namık  Gedik'i  görmek  ve  İslâmiyet'in
          Kahramanı  olan  Adnan  Bey'e  ve  Tevfik  İleri  gibi  mühim  zâtlara  bir
          Hakikatı söylemektir ki:

                 Hem  Demokrat'a  Ezan-ı  Muhammedî  gibi  çok  kuvvet  vermek
          ve Risale-i Nur'un Neşrine müsaadesi gibi çok tarafdar olmak ve Âlem-
          i İslâm'ı, hattâ bir kısım hristiyan devletlerini de memnun etmek için,
          Ayasofya'yı  müzahrefattan  temizleyip  İbadet  mahalli  yapmaktır.  Bu
          ise; bu mes'ele için otuz sene siyaseti terkettiğim halde, bu nokta hatırı
          için  Namık  Gediğ'i  görmek  istedim  ve  geldim.  Adnan  Bey,  Namık
          Gedik ve Tevfik İleri gibi zâtların hatırı için başka yere gitmedim.

                 Hem  Risale-i  Nur,  Kur'anın  Kanun-u  Esasiyesiyle  bütün
          Anadolu  ve  vilayat-ı  şarkıyede  asayişi  temin  eden  Risale-i  Nur'un
          beşyüzbin nüshası komünistliği susturduğu gibi, asayişi temin ettiğine
          bir  delili  budur  ki:  On  küsur  sene  evvel  Afyon  Müddeiumumîsi
          "Altıyüz bin fedakâr Talebesi var. Beşyüz bin nüsha Risale-i Nur'dan
          neşretmiş,  belki  asayişe  zarar  gelir."  dedi.  Ona  karşı  Said  demiş  ki:
          Madem  altıyüz  bin  Fedakâr  Talebesi  var.  Bu  onbeş  senedir  bana  bu
          kadar  zulüm  ediliyor.  Birtek  vukuatı  hiçbir  zabıta  ve  mahkeme
          gösteremedi.

                 Hem  dedim:  Ey  müddeiumumî!  Eğer  bin  müddeiumumî,  bin
          emniyet müdürü kadar asayişin teminine Risale-i Nur Hizmet etmemiş
          ise, Allah beni kahretsin. Siz de bana ne ceza verirseniz verin dedim. O
          bu sözüme karşı hiçbir çare bulamadı.

                 Yalnız  bir-iki  sene  sonra  Nur'un  bir  küçük  Talebesi  Risale-i
          Nur'a  zarar  gelecek  zannıyla  kendini  intihar  edecekti  ki,  tab'ettiği  bir
          küçük Risaleye zarar gelmesin. Sonra Üstadı onu men'etti ve küçücük
          bir hâdise oldu ve ikisi de barıştırıldı.

                 Halbuki bir Üstadın on tane fedakâr Talebesi bulunsa (hattâ biri
          Selâm  etmiş  tokat  vurulmuş,  biri  elini  öpmüş  tahkir  edilmiş)  hiçbir
          Fedakârı, asayişe ilişmemek için sükût etmişler. Said'den işitmişler ki:
          Benim   yüz   Ruhum   olsa,    asayişe    feda    ediyorum.    Onun    için
   517   518   519   520   521   522   523   524   525   526   527