Page 57 - Risale-i Nur - Emirdağ Lâhikası
P. 57
EMİRDAĞ LÂHİKASI-I 59
unutmayız ve Denizli, nazarımızda ikinci bir Isparta hükmüne geçtiği
gibi, hapishanesini dahi bir Medrese-i Nuriye manasında biliyoruz.
Feyzi'nin Mektubunda isimleri bulunan ve bilhassa hâkim-i âdil
ile beraber hakikî adalete çalışanlar (Ç.H.M.) ve Avukat Ziya gibi
bütün o zâtlar, değil yalnız bizi, belki Anadolu'yu ve Âlem-i İslâmı
manen minnetdar eylemişler. Onlar, bizim gibi Risale-i Nur'a
sahibdirler. Eğer lüzum olsa, elime teslim edilen bir kısım
mecmuaları da onlara emaneten okutmak için göndereceğim.
Orada kalan Kitablar, lüzumu varsa, muattal kalmamak şartıyla
kalabilirler. Büyük mecmua elinde bulunan, muattal bırakmamak
ve okutmak ve mümkün ise hapishaneyi teşrik etmek şartıyla onun
elinde kalsın. Daha isterse, daha başkaları da ona ve oraya
göndereyim.
Ben Denizli gibi, az bir zamanda, bize ve Risale-i Nur'a Metin
Kahraman Sahibleri ve Kardeşleri verdiği için, elimden gelse, kemal-i
sürur ve sevinçle onların mübarek hapishanesinde bâkiye-i ömrümü
geçirmek istiyorum. Bizimle çok alâkadar ve hapishanede görüştü-
ğümüz veya bana Hizmet eden Beylerbey'li Süleyman ve Tavas'lı
Mehmed Çavuş gibi ne kadar dostlar varsa, hepsine çok Selâm
ediyorum ve her vakit manevî kazançlarımıza ve Dualarımıza dâhil-
dirler. Ve Feyzi'nin Mektubunda isimleri bulunan zâtlara -bilhassa-
birer birer Selâm ve umumunun Ramazan'larını ve Leyle-i Kadir'lerini
Ruh u Canımızla tebrik ediyoruz.
Milas'lı Halil İbrahim, Hakikaten Risale-i Nur'un demir gibi
metin ve sarsılmaz bir Şakirdidir. O kasaba onunla iftihar etmeli. Hem
o zâtın, hem Hasan Feyzi'nin haddimden yüz derece ziyade hüsn-ü
zanları neticesinde yazdıkları parlak manzum iki parçayı; Risale-i Nur'a
hitab ediyorlar ve benim ehemmiyetsiz şahsımı perde ve ârızî bir ünvan
olarak yapmışlar diye kabul ediyorum. Yoksa benim ne haddim var ki o
meziyetlere sahib olayım. Hem ona, hem Risale-i Nur'un avukatı
Ahmed Feyzi'ye ve arkadaşlarına ve eski Kahraman Kardeşlerimizden
Şefik'e çok Selâm ve Dua ediyoruz.
Kardeşlerim! Âyet-ül Kübra Ramazan'da zuhur ettiği gibi;
zannımca Ramazan'da da matbaadan çıktığını, Isparta'ya geldiğini
ve Ramazan'da serbestiyetle okunması ve Câmilere okutmak için
girmesi gibi, bu Ramazan-ı Şerif'te Âyet-ül Kübra'dan çıkan ve bir
saat tefekkür bir sene İbadet manasını taşıyan Hizb-i Nuriye Âyet-
ül Kübra'dan çıktığı misillü, bizim Tesbihatımızda otuzüç defa