Page 76 - Risale-i Nur - Emirdağ Lâhikası
P. 76

AFYON  EMNİYET  MÜDÜRLÜĞÜ'NE

                 Ben  sizin  insaniyet  ve  Vicdanınıza  itimaden,  mahrem  işlerimi
          size  beyan  ediyorum.  Hem  Vazife  itibariyle  siz,  bizimle  pek  çok
          alâkadarsınız.  Çünki  Risale-i  Nur'un  asayiş  noktasında  yirmi  seneden
          beri  yüzbin  Şakirdinden hiç bir vukuat olmadığı gibi;  pek çok zabıta
          memurlarının  itiraflarıyla  ve  bir  şey  aleyhimizde  kaydetmemeleriyle,
          bunu isbat eder. Buraya, Ankara emniyet-i umumiye müdürü geldiğini
          bir  çocuktan  işittim.  Her  halde  benim  halimi  soracak  diye  bir  şey
          Kaleme  aldım  ki,  rahatsızlığım  münasebetiyle  ona  konuşmak  yerinde
          takdim edeyim. Birden gittiğini işittim. Size leffen onu gönderiyorum;
          münasib  görseniz,  bera-yı  malûmat  ona  gönderirsiniz.  Ben  dünya
          işlerini bilmiyorum, halklar ile görüşemiyorum. Senden başka burada
          kimsem  yok  ki  re'yini  alayım.  Benim  şahsıma  aid  mes'ele  gerçi  çok
          ehemmiyetsizdir, cüz'îdir; fakat Risale-i Nur'a aid mes'ele; bu vatan ve
          millette pek çok ehemmiyeti var.

                 Size kat'iyyen ve çok emarelerle ve kat'î kanaatımla beyan
          ediyorum ki; gelecek yakın bir zamanda, bu vatan, bu millet ve bu
          memleketteki  hükûmet,  Âlem-i  İslâm'a  ve  dünyaya  karşı  gayet
          şiddetle  Risale-i  Nur  gibi  Eserlere  muhtaç  olacak;  mevcudiyetini,
          haysiyetini,  şerefini,  mefahir-i  tarihiyesini onun ibrazıyla göstere-
          cektir.

                                                                   Said   Nursî
                                         *  *  *

                 Aziz,  Sıddık  Kardeşlerim!

                 Aliköyü'nde Risale-i Nur Şakirdlerinden Ali Efendi, münafıklar
          hakkında  bir  Âyet-i  Kerimeyi  soruyor.  Şimdi  zamanım  izaha  müsaid
          olmadığı için kısaca bir-iki cümle beyan ediyorum.

                 "Münafık öldükten sonra Namazı kılınmaz" mealindeki Âyet, o
          zamandaki ihbar-ı İlahî ile bilinen kat'î münafıklar demektir. Yoksa zan
          ile,   şübhe  ile,   münafık   deyip   Namaz   kılmamak   olmaz.   Madem
                    َّٓ ِ
               ِ
            للّا َّلاا هٰلا  َلا  der,   ehl-i kıbledir. Sarih küfür söylemese  veyahut tövbe
                 َ
          ُ ٰ
          etse,  Namazı  kılınabilir.  O  Aliköy'de  Alevîler  çok  olduğunu  ve  bir
          kısmı  Râfızîliğe  kadar  gidebilmesi  nazarıyla,  onların  en  fenası  da,
          münafık   Hakikatına   dâhil   olmamak   lâzım   gelir.   Çünki   münafık
   71   72   73   74   75   76   77   78   79   80   81