Page 84 - Risale-i Nur - Kastamonu Lahikası
P. 84

86                                                                            YİRMİYEDİNCİ MEKTUBDAN


                 Aras Atabey'de, eskide Lütfü, Zekâi gibi iki kıymetdar Şakird-
          lerin  yerlerini  boş  bırakmayan,  Aras  Kahramanları  olan  Tahir  ve
          Abdullah  Çavuş'un  Risale-i  Nur'a  Hizmetleri,  Aras  hakkında
          endişelerimi tamamen izale etti.

                 İsmail  oğlu  Hüseyin'in  hastalığı  beni  müteessir  etti.  İnşâallah
          tam  bir  Lütfü  olacak,  çok  da  Hizmet  edecek.  Sizlerin  buraya  gelen
          Mektublarınız,  kısmen  tensîkla  Lâhika'ya  dercediliyor.  Size  bu  defa

                                  ِ
          mahrem Sırr-ı  انيَطعَا ِ آَنا'da istihrac-ı gaybîdeki mücmel Hakikata
                                 َّ
                          َ ْ ْ
          dair  birden  Kalbe  ihtar  edilen  bir  fıkra  ile  Tesettür  Risalesi'ne
          haşiye  gönderiyoruz. Bu  Şuhur-u Selâse, seksen küsur sene bir ömrü
          kazandırıyor.  Elbette  sizler  gibi  Mücahidler,  onu  kazanmağa
          çalışacaksınız.  Cenab-ı  Hak  her  bir  gecesini  sizin  hakkınızda  Leyle-i
          Mi'rac ve Leyle-i Berat ve Leyle-i Kadir kadar kıymetdar eylesin,  ِمۤا
                                                                           ِ
                                                                         ِ
                                                                         ي
                                                                         َ
                                          * * *

                                  (Ehemmiyetli fakat bir derece mahremdir.)
                 Aziz Kardeşlerim!
                                            ِ
                 Mahrem  Sırr-ı  ان   ِ يَط ِ عَا آَنا'da  cifirle  istihracım,  aynen
                                           َّ ْ ْ َ
          Münazarat Risalesi'nde "Bir Nur çıkacak ve göreceğiz" diye gaybî
          müjdeler gibi, ilhamî ve Hak bir Hakikatı, fikrimle olan tatbikatımda
          bir kusur vardı. O kusur, beni düşündürüyordu. Münazarat ve Sünuhat
          gibi Risalelerdeki Müjde-i Nuriye ise, Risale-i Nur tam halletti. Geniş
          daire-i siyasiye  yerine,  yüksek bir Daire-i Nuriye ile o kusuru izale

                               ِ
          ettiği  gibi,  ان ِ يَطعَا آَنا  Sırr-ı  Mahreminde,  oniki  onüç  sene  sonra
                         ْ َ
                              َّ ْ
          "İslâmiyet'e darbe vuranların başlarında öyle müdhiş bir patlayış
          olacak  ki,  Kıyamete  kadar  unutulmayacak"  mealindeki  istihrac-ı
          cifrî çok geniş bir dairede olduğu halde, Nur  Müjdesi Sırrının aksine
          olarak dar bir dairede ve hususî bir hükûmette tatbik etmek suretiyle,
          fikrim  o  geniş  daireyi  ihata  edemeyerek  o  Hakikatın  suretini
          değiştirmiş.  Halbuki  o  istihracın  gösterdiği  aynı  tarihte,  o  rejimin
          müessisi ve başı dünyadan göçtü, darbesini yedi. Ve aynı senede, perde
          altında  bilinmeyen  ve  küre-i arzın  ekserini  ve  nev'-i beşerin   kısm-ı
   79   80   81   82   83   84   85   86   87   88   89