Page 165 - Evrim Aldatmacası
P. 165

A D N A N      O K T A R    ( H A R U N     Y A H Y A )


                   Bu bulgu çok önemli iki sonucu göstermekteydi:

                   1-  Homo habilis adıyla anılan fosiller, gerçekte "Homo" yani
                   insan sınıflamalarına değil, Australopithecus (maymun) sınıfla-
                   malarına dahildi.

                   2- Hem  Homo habilis hem de  Australopithecus türleri, eğik
                   yürüyen, yani maymun iskeletine sahip canlılardı. İnsanlarla
                   ilgileri yoktu.


                   Homo Rudolfensis: Yanlış Yapıştırılan Yüz


                   Homo rudolfensis terimi, 1972 yılında bulunan birkaç fosil parçasına
              verilen isimdir. Söz konusu fosil parçaları Kenya'daki Rudolf nehri civa-
              rında bulunduğu için, bu fosilin temsil ettiği varsayılan türe de Homo

              rudolfensis adı verilmiştir. Çoğu paleoantropolog ise bu fosillerin aslında
              ayrı bir türe ait olmadığını, Homo rudolfensis denen canlının da aslında
              bir Homo habilis, yani bir maymun türü olduğunu kabul etmektedir.

                   Fosilleri bulan Richard Leakey, 2.8 milyon yıl yaş biçtiği ve "KNM-
              ER 1470" olarak adlandırdığı kafatasını antropoloji tarihinin en büyük

              buluşu gibi tanıtmış ve büyük yankı uyandırmıştı. Australopithecus gibi
              küçük bir kafatası hacmi olan, ancak insansı bir yüze sahip bulunan
              canlı, Leakey'e göre, Australopithecus ile insan arasındaki kayıp halkay-
              dı. Ancak bir süre sonra anlaşılacaktı ki, KNM-ER 1470 kafatasının

              bilimsel dergilere kapak olan sözde "insansı" yüzü, gerçekte kafatası par-
              çalarını birleştirirken yapılan -belki de kasıtlı- hataların sonucuydu.
              İnsan yüzü anatomisi üzerinde çalışmalar yapan Prof. Tim Bromage,
              1992 yılında bilgisayar simülasyonları yardımıyla ortaya çıkardığı bu

              gerçeği şöyle özetler:

                   KNM-ER 1470'in rekonstrüksiyonu yapılırken, yüz, aynı günümüz
                   insanlarında olduğu gibi, kafatasına neredeyse tam paralel bir
                   biçimde inşa edilmişti. Oysa yaptığımız incelemeler, yüzün kafatası-
                   na daha eğimli bir biçimde inşa edilmiş olmasını gerektirmektedir.


                                                                              163
   160   161   162   163   164   165   166   167   168   169   170