Page 212 - Evrim Aldatmacası
P. 212

E V R İ M       A L D A T M A C A S I


                   Peki tüm bunlar ne anlama gelmektedir? Kimya profesörü Perry
              Reeves ise bu soruya şöyle bir cevap verir:


                   Bir insan, amino asitlerin rastlantısal olarak birleşiminden ne kadar
                   muhtemel yapı oluşabileceğini düşündüğünde, hayatın gerçekten de
                   bu şekilde ortaya çıktığını düşünmenin akla aykırı geldiğini görür.
                   Böyle bir işin gerçekleşmesinde bir Büyük İnşa Edici'nin var olduğu-
                   nu kabul etmek, akla çok daha uygundur. 129

                   Bir tanesinin bile tesadüfen oluşması imkansız olan bu proteinler-

              den ortalama 1 milyon tanesinin tesadüfen uygun bir şekilde bir araya
              gelip eksiksiz bir insan hücresini meydana getirmesi ise, milyarlarca kez
              daha imkansızdır. Kaldı ki bir hücre hiçbir zaman için bir protein yığı-
              nından ibaret değildir. Hücrenin içinde, proteinlerin yanı sıra nükleik

              asitler, karbonhidratlar, lipitler, vitaminler, elektrolitler gibi başka bir-
              çok kimyasal madde, gerek yapı gerekse işlev bakımından belli bir oran,
              uyum ve düzen çerçevesinde yer alırlar. Her biri de birçok farklı orga-
              nelin içinde yapıtaşı veya yardımcı molekül olarak görev yaparlar.

                   Sir Fred Hoyle ise, tüm bu gerçekler karşısında şu yorumu yapar:


                   Aslında, yaşamın akıl sahibi bir varlık tarafından meydana geti-
                   rildiği o kadar açıktır ki, insan bu açık gerçeğin neden yaygın ola-
                   rak kabul edilmediğini merak etmektedir. Bunun (kabul edilmeme-
                   sinin) nedeni, bilimsel değil, psikolojiktir. 130

                   Hoyle'un "psikolojik" dediği neden, evrimcilerin hayatın yaratılmış
              olduğunu kabullenmemek için kendilerine yaptıkları şartlandırmadır.

              Bu kişiler, Allah'ın varlığını kabul etmemeyi kendilerine temel amaç
              olarak belirlemişlerdir. Sırf bu yüzden, imkansız olduğunu kendilerinin
              de gördüğü akıl almaz senaryoları savunmaya devam ederler.










               210
   207   208   209   210   211   212   213   214   215   216   217