Page 107 - Niçin Kendini Kandırıyorsun
P. 107
Adnan Oktar (Harun Yahya)
Yaşamın kökeni. Bilimdeki en büyük problemlerden biridir... Çoğu kim-
yager, benim gibi, hayatın prebiyotik Dünya’daki moleküllerin karışım-
larından, spontane olarak ortaya çıktığına inanır. Nasıl? Hiçbir fikrim
yok . (George M. Whitesides, "Revolutions In Chemistry: Priestley Me-
dalist George M. Whitesides' Address", Chemical and Engineering News,
85: 12-17 (March 26, 2007)
Hücrenin çekirdeğinde yer alan ve genetik bilgiyi saklayan DNA mo-
lekülü ise, muazzam bir bilgi bankasıdır. İnsan DNA'sının içerdiği bilginin,
eğer kağıda dökülmeye kalkılsa, 500'er sayfadan oluşan 900 ciltlik bir kü-
tüphane oluşturacağı hesaplanmaktadır.
Bu konuda evrimciler açısından çok ilginç bir açmaz daha vardır:
DNA, yalnız birtakım özelleşmiş proteinlerin (enzimlerin) yardımı ile eş-
lenebilir. Ama bu enzimlerin sentezi de ancak DNA'daki bilgiler doğrul-
tusunda gerçekleşir. Birbirine bağımlı olduklarından, eşlemenin meydana
gelebilmesi için ikisinin de aynı anda var olmaları gerekir. Bu ise, hayatın
kendiliğinden oluştuğu senaryosunu yerle bir etmektedir. San Diego Ca-
lifornia Üniversitesi'nden ünlü evrimci Prof. Leslie Orgel, Scientific Ame-
rican dergisinin Ekim 1994 tarihli sayısında bu gerçeği şöyle itiraf eder:
Son derece kompleks yapılara sahip olan proteinlerin ve nükleik asitlerin
(RNA ve DNA) aynı yerde ve aynı zamanda rastlantısal olarak oluşma-
ları aşırı derecede ihtimal dışıdır. Ama bunların birisi olmadan diğerini
elde etmek de mümkün değildir. Dolayısıyla insan, yaşamın kimyasal
yollarla ortaya çıkmasının asla mümkün olmadığı sonucuna varmak zo-
runda kalmaktadır. (Leslie E. Orgel, The Origin of Life on Earth, Scien-
tific American, c. 271, Ekim 1994, s. 78)
Kuşkusuz eğer hayatın kör tesadüfler neticesinde kendi kendine ortaya
çıkması imkansız ise, bu durumda hayatın yaratıldığını kabul etmek ge-
rekir. Bu gerçek, en temel amacı Yaratılış'ı reddetmek olan evrim teorisini
açıkça geçersiz kılmaktadır.
105