Page 193 - Kuran'ın Bazı Sırları
P. 193
Harun Yahya (Adnan Oktar) 191
mez. 100 yıldır binlerce mühendis bu netliğe ulaşmaya çalışmak-
tadır. Bunun için fabrikalar, dev tesisler kurulmakta, araştırmalar
yapılmakta, planlar ve tasarımlar geliştirilmektedir. Yine bir TV
ekranına bakın, bir de şu anda elinizde tuttuğunuz bu kitaba. Ara-
da büyük bir netlik ve kalite farkı olduğunu göreceksiniz. Üstelik,
TV ekranı size iki boyutlu bir görüntü gösterir, oysa siz üç boyut-
lu, derinlikli bir perspektifi izlemektesiniz.
Uzun yıllardır on binlerce mühendis üç boyutlu TV yapmaya,
gözün görme kalitesine ulaşmaya çalışmaktadırlar. Evet, üç boyut-
lu bir televizyon sistemi yapabildiler ama onu da gözlük takmadan
üç boyutlu görmek mümkün değil, kaldı ki bu suni bir üç boyut-
tur. Arka taraf daha bulanık, ön taraf ise kağıttan dekor gibi du-
rur. Hiçbir zaman gözün gördüğü kadar net ve kaliteli bir görün-
tü oluşmaz. Kamerada da, televizyonda da mutlaka görüntü kay-
bı meydana gelir.
İşte evrimciler, bu kaliteli ve net görüntüyü oluşturan mekaniz-
manın tesadüfen oluştuğunu iddia etmektedirler. Şimdi biri size,
odanızda duran televizyon tesadüfler sonucunda oluştu, atomlar
biraraya geldi ve bu görüntü oluşturan aleti meydana getirdi de-
se ne düşünürsünüz? Binlerce kişinin biraraya gelip yapamadığını
şuursuz atomlar nasıl yapsın?
Gözün gördüğünden daha ilkel olan bir görüntüyü oluşturan
alet tesadüfen oluşamıyorsa, gözün ve gözün gördüğü görüntü-
nün de tesadüfen oluşamayacağı çok açıktır. Aynı durum kulak
için de geçerlidir. Dış kulak, çevredeki sesleri kulak kepçesi vası-
tasıyla toplayıp orta kulağa iletir; orta kulak aldığı ses titreşimle-
rini güçlendirerek iç kulağa aktarır; iç kulak da bu titreşimleri
elektrik sinyallerine dönüştürerek beyne gönderir. Aynen gör-
mede olduğu gibi duyma işlemi de beyindeki duyma merkezinde
gerçekleşir.
Gözdeki durum kulak için de geçerlidir, yani beyin, ışık gibi se-