Page 20 - Pastil Kadın Özel
P. 20
Biraz Feride,
Biraz Çalıkuşu
“Bilirsiniz ki, ben Çalıkuşu’yum. Ağaçlar benim
mülkümdür… Oralara benden başkasının ayak
basmasına tahammül edemem.”
Benim için kitap karakterleri nefes alan
insanlardan daha canlı. Sanki yeryüzleri kafamın içi
ve ben onların iyilik meleğiymişim gibi onlar için
endişeleniyor, üzülüyorum. Gelecekleri, varoluşları
kalbimle birlikte atıyor. Sanki onların ruhu ile
ruhum birbirlerine bağlı. Bu kitap da beni Feride
ile birbirimize bağladı. Feride büyüdü, büyüdü ve
büyüdü. Bir parçam haline geldi. Bu aslında sadece
Feride’nin hikayesi değildi. Feride ile birlikte, onun
anılarında tazeliğini koruyan ruhlar da bağlandı
ruhuma. Hikayemiz Feride’nin hikayesi değil, ruhu
nefes almaya çalışan tüm kadınların hikayesi.
Reşat Nuri Güntekin’i hepimiz duymuşuzdur. Edebiyatımızın en önde gelen yazarlardan
birisi ve bunun nedenini bu kitapta gerçekten hissettim. Döneminin ötesi yazarlar derler ya
hani bazı yazarlara bence bunun yaratıcılıkla bir ilgisi yok, bunun dönemindeki sorunları
görüp kalemiyle bu sorunlara dokunmakla ilgisi var. Reşat Nuri döneminin geri kalmışlığına
rağmen sorunlara parmak basmayı genel olarak başarıyor –genel olarak diyorum çünkü bazı
noktalarda yetersiz tepkiler okuduğumu hissettim.
Kitap bir kuş gibi ruhu kafese sığamayan Çalıkuşu’nun anılarından oluşuyor. Aslında
kitap “bütün kadınların” anılarından oluşuyor. Kitapta bütün kadınlar kendi hayatlarında
yaşadıkları endişelerden, korkulardan, baskılardan iz bulabilir. Kitap bir kadının yalnız
başına bir “kadın” olarak var olma mücadelesinden ibaret. Ruhu bedenine bile sığamayan
kadınları kafese sığdıran dünyaya bir sitem aslında. “Kız kısmının” nasıl olması gerektiğine
odaklanmış toplumun gözünün önünde yitip giden ruhları anıyormuş gibi hissettim bir süre
sonra okurken. Kitap, Feride’nin, Munise’nin, senin, benim, dokuz Ayşe ile on iki Zehra’nın
hikayesi…
“ -Nasıl cesaret ettin? dedi.
-Aynı safvetle. ”
19 | kadın