Page 33 - GENÇ KALEMLER SAYI 1
P. 33
BİYOGRAFİ ÇALIŞMASI
EDEBİYATIMIZDA İKİ FARKLI KUTUP: NECİP FAZIL VE NAZIM HİKMET
Necip Fazıl ve Nazım Hikmet, edebiyatımızda derin izler bırakmış iki önemli şahsiyetti.
Edebiyatımızın değerleri olan bu iki isim, yan yana zikredildiğinde hep kavgaları, tartışmaları, polemikleriyle
hatırlandı. Her ne kadar fikir ve ideoloji bağlamında iki farklı noktada dursalar dahi edebiyatımızın iki dehası
bir zamanlar aynı okul sıralarını paylaşmış, ortak alanlarda bulunmuş, aynı çağın hüznünü ve sevincini
yaşamıştır.
Necip Fazıl ve Nazım Hikmet'in hayatlarında pek çok müştereklikler görülmekteydi. Bunların başında Necip
Fazıl ve Nazım Hikmet'in aile yapısındaki benzerlikler yer almaktaydı. Aristokrat kökenli ailelere mensup
olan bu iki çocuk, ailenin duruşlerına uygun; kültürlü ve özgüvenli bireyler olarak yetiştirildi.
YOLLARI İLK OLARAK BAHRİYE MEKTEBİ'NDE KESİŞTİ
Aristokrat ailelere özgü hayat görüşünün hakim olduğu bir ortamda büyüyen iki şair, askeri eğitimin disiplinini
almak üzere Heybeliada Bahriye Mektebi' ne gönderildiler. Necip Fazıl ve Nazım Hikmet'in yolları ilk defa 1916
yılında o günkü ismiyle "Mekteb-i Fünun-ı Bahriye-i Şahane" olan Heybeliada Bahriye Mektebi'nde kesişti.
Necip Fazıl'dan birkaç yaş büyük olan Nazım Hikmet, Necip Fazıl'ın üst sınıfındaydı. Harbiye Mektebi öğrencisi
bu iki çocuk, daha o zamanlarda şiire olan yetenekleriyle dikkat çekiyorlardı. Hatta öyle ki Necip Fazıl ve
Nazım Hikmet arasında tatlı rekabetin o dönemlerde başladığı söylenmekteydi.
OKUR SIRALARINDA "ŞAİR" LAKABIYLA ANILDILAR
Her iki isim de okul sıralarında "şair" lakabıyla anılıyordu. Necip Fazıl Nazım Hikmet'in o yıllarda yazdığı şiirleri "
'Makinenin dilleri, pamuk gibi elleri' tarzında çocuk oyunlarından ibaretti. " şeklinde tanımlamaktaydı. Nazım Hikmet'i
şiire hevesli bir çocuk olarak gören Necip Fazıl, aynı zamanda onun sığ ve yavan bir tarzı olduğunu söylüyordu. Üstad,
Nazım Hikmet'in fiziksel özelliklerini ise şu şekilde tanımlıyordu:" Hafif çarpık bacaklar üstünde uzunca bir boy, daracık
omuzlar, masmavi gözler, hafif çilli bir yüz ve mısır püsküllü renginde kıvırcık saçlar... Belki güzel bir yüz, fakat asla
Türk değil." ("Necip Fazıl Kısakürek Nazım Hikmet'i Anlatıyor", Yeni İstanbul Gazetesi, 15 Haziran 1965)
Aynı zamanda Kafa Kağıdı isimli biyografik eserinde de aralarındaki tatlı rekabeti şu sözlerle dile getirir: "Mektepte
ismim şair aşağı, şair yukarı... Bir de 'Nihal' isimli tek nüshalık bir dergi çıkarıyorum. Bizden iki sınıf ileride olan Nazım
Hikmet de aynı şekilde tek nüsha, el yazması bir derginin başında... Bize rakip... O zamanki kafasıyla: 'Ben müridinim
işte Mevlana! " gibi şiirler yazıyor"
Henüz çocuk ve ilk gençlik yıllarında geleceğin şairi olarak görülen Nazım Hikmet ve Necip Fazıl için Bahriye Mektebi
kendi, şahsiyetlerini ortaya koyabildikleri ve aynı zamanda en seçkin hocalardan eğitim alabildikleri muazzam bir
mekandı.
31