Page 25 - insanhaklarıdergisi.indd
P. 25
.
10 ARALIK DEMOKRASİ VE İNSAN HAKLARI ÖZEL SAYISI


Dinmeyen Göz Yaşı; Doğu Türkistan





Uygur Sorunu ya da Uygur-Çin Sorunu Çin'in Sincan Uygur Özerk Bölgesi'nde 1960'lı yıllardan
beri devam eden dini-etnik bir çatışmadır. Uygurlar eskiden Sovyetler Birliği'nin desteğiyle kurulmuş olan
Doğu Türkistan Cumhuriyeti'nin Çin tarafından 1949 yılında ilhak edildiğini ve halen Çin işgali altında bu-
lunduklarını iddia etmektelerdir. Ayrılıkçı hareketler, çeşitli milliyetçi ve İslamcı organizasyonlar tarafından
örgütlenmektedirler.
1953 nüfus sayımına göre Doğu Türkistan'da nüfusun %75'ini Uygurlar, %6'sını ise Han Çinlileri
oluşturmaktadır. 2000 yılına gelindiğinde ise nüfusun %40.57 si Han Çinlisi, %45.21 i ise Uygurlardan oluş-

maktadır. Elli sene gibi kısa bir süre içerisinde bölgedeki bu demografik değişikliğin ana sebebi Çin tarafın-
dan bölgedeki Uygur nüfus oranını azaltmak ve Çinli oranını arttırmak için izlenen politikalar olmuştur.
Soğuk Savaş dönemindeki Çin-Sovyet ayrılığı, Uygur-Çin sorununu tırmandıran gelişmelerin fiti-
lini ateşlemiştir. Sovyetler Birliği, bölgedeki Kazakları Çin'e karşı saldırılara girişmeleri için teşvik etmiştir.
Bunun üzerine Çin ise Sincan-Sovyet sınırına Bingtuan milislerini yerleştirmiştir. 1960'lı yıllarda Sovyetler
Birliği bölgedeki Kazak ve Uygurları Çin'e karşı kışkırtmıştır. Taşkent'ten Doğu Türkistan'a radyo yayınları
yapmış ve Uygurları bağımsız bir devlet için teşvik etmeye çalışmıştır. 1962 yılında 60,000 Kazak ve Uygur,
Kazakistan Sovyet Sosyalist Cumhuriyeti'ne kaçmak zorunda bırakılmıştır. Sovyetler Birliği'nin bu kaçak-
lardan ordu kurup, bu ordunun Çin'e karşı 'Kurtuluş Ordusu' adı altında savaşacağı söylentileri yayılmıştır.

1979 yılında Sovyetler Afganistan'a girince, Çin Sovyetlerin Müslüman Afganlara karşı zulüm gerçekleş-
tirdiği propagandası yayarak, Uygurları Sovyetlere karşı aksi görüşte etkilemeye çalışmıştır.Bunun yanında
Çin, Doğu Türkistan'a Çin göçünü sadece Uygurlara karşı teşvik etmemiş, aynı zamanda da Sovyet yayıl-
macılığına karşı da hayati bir önlem olarak görmüştür.
1997 yılının Ramazan ayında 30 Uygur'un öldürülmesi bölgede büyük gösterilere neden olmuş-
tur. Çin medyası gösterileri isyan olarak nitelendirmiştir. Batı medyası ise gösterilerin barışçıl bir şekilde
yapıldığını ifade etmiştir.Gösteriler büyümüş ve Gulca Katliamı olarak nitelendirilen olaylar sırasında Çin

Ordusu göstericilere ateş açmış yüz civarında insan ölmüştür.
Çin uzun yıllardan beri bölgedeki Uygur ve Kazaklar başta olmak üzere Müslümanlara karşı pek
çok insan hakları ihlali gerçekleştirmiş ve bu durum da insan hakları örgütlerince sık sık raporlara geçiril-
miştir.
Doğu Türkistan'da Uygurlara karşı pasaport verme zorlaştırılmaktadır. Bu durum en temel insan
haklarından biri olan seyahat özgürlüğünün kısıtlanması olarak algılanmaktadır.
Yasaya göre, Doğu Türkistan'da birlikte namaz kılmak, dini giysilerle iş yerlerine gitmek, kadınların
başörtüsü takması ve kişinin İslam dini mensubu olduğunu gösteren diğer sembolleri kullanması suç sayıl-
maktadır. Ayrıca öğrenciler ve devlet memurları için oruç tutmak da yasaklanmıştır

5 Ocak 2007'de Çin polisi Doğu Türkistan İslami Hareketi'nin kamplarını basmış ve 18 kişiyi öl-
dürmüştür. Bu olay 2008 yılındaki Uygur ayaklanmalarının fitilini ateşlemiştir. 2008 yılında radikal İslamcı
Uygur örgütleri bölgedeki pek çok farklı noktada saldırılar düzenlemişlerdir.
Günümüze kadar aralıklarla çeşitli saldırılar devam etmektedir. Çinli yetkililer olayları terör saldırı-
sı olarak nitelendirmektedir. Batılı devletler ise bölgedeki insan hakları ihlallerine sık sık değinmektedir.Bu-
nun yanında Çin'in Uygurlara yönelik baskıcı politikaları ise bölgedeki radikal hareketlerin ortaya çıkması-
na zemin hazırlamaktadır.







| 23
   20   21   22   23   24   25   26   27   28   29   30