Page 46 - MAKSİMUM BİZ | KASIM 2013
P. 46
hobi hobi
44 | maksimumbiz
Boş zaman uğraşın nedir diye sorduklarında, aklıma ilk anda bir şey gelmiyor! Suratımdaki kaslar “bilmiyorum, bilmem ki” tarzında kasılıyor en çok. Tepkim bu. “Boş zamanda” yapılacak tek şey hiçbir şey düşünmemektir. Olsa olsa. Hiçbir şey düşünmemekse, uyku hali de buna dâhildir, teknik olarak mümkün değil...
Asıl konuya gelelim. Birçoğunun hobi olarak ni- telendirdiği ve boş zaman dilimini dolduran uğ- raşları için benim de birkaç favorim var. En akla gelenlerden üstelik: Okumak ve yazmak.
İkincisinden bahsetmek daha ilgi çekici olabilir: Yazmak.
Lise yıllarından beridir irili ufaklı, işe yarar yaramaz metinler yazmaya başladım. Birçok lise öğrencisinin yaptığı üzere şiirle başladı bu yazma alışkanlığı. Kendimi bu güruhtan ayıramıyorum maalesef. Fakat beklenenin aksine, ortalama her insan evladının alt alta yazdığı iki satır için yet- miş yıl sonra en baba şaire bile kafa tutacak şe- kilde “Ben de yazmıştım bir iki şiir,” deme ortala- masından sıyrıldım. Liseden beri yazdığım şiirleri 2012 Ekiminde “İstemeden Dünyaya Getirilen Bir Çocuğun İntikamı” isimli şiir kitabımda topladım.
Şiir, edebi türler içinde en kolay tüketilen fakat görece zor üretilen metinler toplamı. Şiir kitabı çıkarmak ise bu nedenle başlı başına cesaret işi! Zira satmama riskini en başta göze alıyorsunuz. Bunun nedenini ise basitçe şöyle açıklayabilirim: Herkesin şiir yazdığı fakat çok az kişinin şiir oku- duğu bir yerde yaşıyoruz!
Tabii yazmak bir fiil bildiriyor. Bir eylem hali! Kendisini sattırmasa bile yazmaya devam etme- yi gerektiriyor bu hal. Yazar, okuruna, yazdıkla- rına ve kendine küsemez. Küserse yazar olmaz. Ümitsizliğe kapılmak yazar adamın işi olamaz. Ne diyordu Oğuz Atay: “Ben buradayım sevgili okurum, sen neredesin?”