Page 161 - YÜZYILLIK İMZA
P. 161
Y Ü Z Y I L L I K İ M Z A
1980’ler Türkiye ekonomisinde ve dünyada keskin bir dönü-
şüme sahne olmuştu. Küresel ölçekte devreye alınan
neo-liberal politikalar Türkiye’de de karşılık bulmuş, 24 Ocak 1980 Kararları
ve ardından yaşanan 12 Eylül askeri darbesi ile birlikte ülke ekonomisinde,
piyasa ekonomisine ve küresel ekonomiye entegrasyon süreci başlamıştı. 12
Eylül darbesinin ardından gerçekleştirilen ilk seçimlerde iktidara gelen Tur-
gut Özal liderliğindeki Anavatan Partisi (ANAP), genel hatlarıyla ekonomik
liberalizmin prensiplerini benimseyen bir çizgideydi. İlk yıllarda küresel
piyasalardaki olumlu havanın da etkisiyle güçlü bir ekonomik performans
sergileyen ANAP iktidarı, bu dönemde birçok piyasa reformunu kararlılıkla
uygulamaya koydu. Ancak 1988’den itibaren ANAP iktidarının ekonomik
modeli tıkanmaya başladı. Büyüme hızı düşerken, enflasyon yükseldi, vergi
indirimleri ve artan suistimaller nedeniyle kamu açıkları tırmanışa geçti.
Bu dönemde Anadolu Sigorta’nın dünyada ve ülkedeki dönüşümü yakalama
çabası ön plana çıkmaktaydı. Şirketin piyasaya sürdüğü Mavi Sigorta ve Gele-
ceğin Sigortası gibi öncü ürünler sadece şirkette değil, sektörde de köklü bir
değişimin kapısını aralamıştı. Şirket artan rekabete rağmen dönemin önemli
bir bölümünde prim üretimindeki sektör liderliği pozisyonunu korurken,
1984 ve 1985 yıllarında kaptırdığı liderliği Geleceğin Sigortası ile yaptığı
büyük atılım sonucu geri almıştı. Geleceğin Sigortası’yla birlikte Anadolu
Sigorta sektörde lider konumunu pekiştirirken, 1989 yılı itibarıyla şirketin
prim üretiminde hayat branşı diğer branşları geride bırakmıştı.
8 . 1
1980 yılında Dünya ve
Türkiye ekonomisinde genel görünüm
1980’lerin başı hem dünyada hem de ülkemizde keskin dönüşümün yaşandığı
bir dönem olmuştu. ABD’de ve diğer gelişmiş ülkelerde anti-enflasyonist
politikalar uygulamaya konulurken, pek çok alanda devletin ekonomideki
payının azaltılması ve serbest piyasa ekonomisine geçiş yönünde hızlı adımlar
atılmaktaydı. Diğer yandan merkez ülkelerde yükselen faiz oranları sebebiyle,
Latin Amerika ülkeleri başta olmak üzere, gelişmekte olan ülkeler dış borçla-
rını çevirmekte zorlanmış, birbiri ardına dış borç krizine sürüklenmişlerdi.
Yaşanan borç krizi ve sonrasında bu ülkelerde uygulamaya konan IMF reçe-
teleri gelişmekte olan ekonomilerde neo-liberal politikaların hızla devreye
sokulmasına olanak sağlamış, dışa açılma ve serbest piyasa ekonomisine geçiş
yönünde büyük bir dönüşümün yaşanmasına vesile olmuştu. Türkiye bu dış
borç krizine ilk sürüklenen ve 1980 sonrasında IMF reçeteleriyle ilk tanışan
ülkelerden biriydi. 24 Ocak 1980 tarihinde açıklanan kararlar ekonomide
1 5 9

