Page 224 - YÜZYILLIK İMZA
P. 224
Y Ü Z Y I L L I K İ M Z A
Anadolu Sigorta’da 2004 yılına kadar Kaza Müdürü, sonrasında ise Genel
Müdür Yardımcısı olarak görev yapan Metin Oğuz bu geçiş sürecini şöyle
özetlemekteydi:
Sağlık sigortaları adı elementer branş olsa da yapısal özellik-
leri itibarıyla çok değişik bir branş. Bir kere hasarı, tazminatı,
üretimi birlikte karışık bir yapılanma. Sağlık branşı dışında
tüm branşlarda olay olduktan sonra karar verirsiniz. Araba
duvara çarpar. Tamirhaneye çekilir, maliyeti konusunda ondan
sonra oturur karar verirsiniz. Eksper atarsınız. Bir tane olmazsa,
ikinci eksper atarsınız. Olmazsa üçüncüyü atarsınız. Ama sağlık
sigortaları öyle değil. Kişi hastaneye gidip, bankoda sizi arayıp
işte sigortalınızın bilmem ne ameliyatı olması gerekiyor dediği
anda, daha gerçekleşmemişken bir karar vermeniz ve kabul veya
reddetmeniz lazım. Kabul ettiğinizde sonucun nereye gideceği
konusu bir meçhul. Hiçbir şey yapamazsınız. Evet dediğiniz
andan itibaren o süreci kabullenmiş ve sonuna kadar o süreci
takip etmek zorundasınız. Ve bu noktada da iş ortaklarınıza
(hastaneler vs.) güvenmek, inanmak durumundasınız. Bu açı-
dan baktığınızda bir de tabii insanın canıyla ilgilenmek, onun
hayatına dokunuyor olmak farklı bir duygu yani sıkıntılı bir
duygu. Hastayım, ameliyat olmam gerekiyor diyen bir hastaya
yaklaşım daha duygusal olabiliyor. Zaten şirket yapılanmamız
açısından da biraz daha müşteri yanında düşünmeye çalışan
bir şirketiz.
Bize geldiğinde portföy %80’i kurumsal, %20’si bireysel portföy-
den oluşuyordu. Biz kurumsal portföyü küçültmeden bireyseli
de yükseltme gayreti içerisine girdik ve belli sürelerde başardık
açıkçası. Poliçeyi satabilmeniz için satış teşkilatı olması lazım.
Anadolu Hayat’ın da öyle çok ciddi bir satış teşkilatı yapısı yoktu.
Bize geldikten sonra hem yapısal olarak, hem de sistem altya-
pıları konusunda bir şeyler yapmaya çalıştık. Her şeyin manuel
yürüdüğü bir yapıydı. İlk yapmaya çalıştığımız şey, eczanelerde
ilaç alımlarını otomasyona geçirmek oldu. İş Bankası’nın da bir
iştiraki olan, Tepe Grubu'nun bir yazılım şirketi vardı, Promed
diye. Onun bir yazılımını alıp sisteme adapte etmeye çalıştık.
Sigortalı gidip ücretini ödemeden ilaç almak istediğinde eczacı-
nın benim neyi ödeyeceğimi, neyi ödemeyeceğimi biliyor olması
ve ona göre ilacı verip vermemesi gerekiyor. Eczacılar imtina
ediyorlardı, bizimle anlaşma yapmak istemiyorlardı. Bir de
anlaşmalı olsa bile bin dereden su getiriyorlardı. İlk yapmaya
çalıştığımız o oldu. İki sene falan sürdü herhalde, ama onu
entegre ettik sisteme. Adı ECP (Electronic Claim Processing)
olarak geçiyordu.
Eczaneleri otomasyona alınca orada bir müşteri memnuniyeti
oldu. Hem eczanelerle anlaşmalarımızda da iskontolu ilaç
almaya başladık. Bir taraftan altyapımıza bazı değişiklikler
yapıp, acente teşkilatına da bireysel sigorta sattırmak nok-
tasında bir şeyler yapabilmek için belli değişiklikler yapmaya
çalıştık. İşte bölgelerde doktor istihdam ederek, yani dış kay-
nak kullanarak, belli alanlarda kiralama yöntemiyle doktor
2 2 2

