Page 33 - YÜZYILLIK İMZA
P. 33

Y Ü Z Y I L L I K İ M Z A
1 8 0 0
Türkiye’de sigortacılık sektörü, Osmanlı İmparatorluğu döneminde,
yabancı sermayeli şirketlerin egemenliğiyle şekillenmiştir.1 Sigortacılık
faaliyetleri, özellikle Batı Avrupa’dan ithal edilen bir ekonomik model olarak
Osmanlı topraklarında yer bulmuş ve bu alanda ilk girişimlerde bulunan
şirketler genellikle İngiliz, Fransız ve Alman kökenli olmuştur.2 Ancak bu
şirketlerin, hizmet verdikleri süre boyunca ülkedeki faaliyetlerine ilişkin
şeffaflıktan uzak durdukları görülmüştür. Sigorta edilen değerler, ödenen
tazminatlar ve yıllık gelirlerle ilgili herhangi bir rapor veya istatistik yayım-
lanmamış, bu durum ise sektörde ciddi bir güven eksikliği yaratmıştır.
Sigorta sektörü, toplumsal ve ekonomik güvenin sağlanmasında kritik bir
rol oynarken, yabancı sermayeli şirketlerin şeffaflık eksikliği, bu sektörün
uzun vadeli sürdürülebilirliği konusunda endişeler yaratmıştır. Diğer yandan,
diplomatik ilişkilerdeki olası değişimlerin, yabancı şirketlerin faaliyetlerini
durdurmasına ya da yerel acentelerini kapatmasına yol açabileceği ihtimali,
yerel halkın sigorta güvencesini riske atan temel sorunlardan biridir. Bu
nedenle, yerel sigortacılık sisteminin geliştirilmesi, yalnızca ekonomik
güvenlik açısından değil, aynı zamanda toplumsal dayanıklılık açısından
da önem arz etmektedir.3
Sultan Abdülmecid’in 1839’da ilan ettiği Gülhane Hatt-ı Şerifi, Osmanlı
İmparatorluğu’nda Batılı anlamda modernleşme reformlarının başlangıcını
simgelerken, Tanzimat Dönemi olarak bilinen bu süreç, sadece hukuki ve
idari reformlarla sınırlı kalmamış, İstanbul’un fiziksel görünümünü etkileyen
olaylarla birlikte aynı zamanda iktisadi hayatında da önemli değişimleri
beraberinde getirmiştir. Bu süreçte, Osmanlı ticaret hayatına bir düzen
getirmek amacıyla, 1850’de, tamamen 1807 tarihli Fransız Ticaret Kanu-
nu’ndan uyarlanmış bir Kara Ticaret Kanunu olarak Kanunname-i Ticaret
hukuk sistemine kazandırılmıştı. Osmanlı İmparatorluğu’nda sigortacılığın
ilk adımı deniz sigortalarıyla atılmıştı. İthalat ve ihracat ticaretini güvence
altına almak için geliştirilen deniz sigortacılığı, özellikle uluslararası ticaretin
1 1836 yılında vefat eden önemli bir Hanefi (İslam) hukukçusu, İbn Abidin, sigortayı tanımlamak için sukara (güvenlik veya emniyet)
terimini kullanan ilk Müslüman âlim olarak kabul edilmektedir. Bu terim, muhtemelen İtalyanca siguare ve onun Türkçe karşılığı
olan sigorta kelimelerinden etkilenmiştir. İbn Abidin’in bu terminolojiyi benimsemesi, İslam hukukunda sigorta kavramıyla ilgili
ilk yaklaşımlardan biri olarak kabul edilir ve Avrupa’dan gelen yeni finansal uygulamaların İslami ilkelerle bağdaştırılmasında
önemli bir adım teşkil eder. İslam tarihinde sigortacılığa dair detaylı bilgi için bkz: Vardit Rispler-Chaim, “Insurance and Semi-
Insurance Transactions in Islamic History Until the 19th Century”, Journal of the Economic and Social History of the Orient, 1991,
Vol. 34, N. 3, s. 142-158. Rispler-Chaim, siguare kelimesinin İtalyanca sözlükte bulunmadığını ancak, Trenerry’nin 1926 tarihli
The Origin and Early History of Insurance adlı eserinde, İtalyancada deniz sigortası terimi olarak alıntılandığını belirtmiştir.
2 Osmanlı İmparatorluğu’nda sigortacılık sektörü üzerine detaylı bilgi için bkz.: Murat Baskıcı, “Osmanlı Anadolusunda Sigorta Piyasası:
1860-1918”, Ankara Üniversitesi SBF Dergisi, Cilt 57, Sayı 4, 2002; Fatih Kahya, Osmanlı Devleti’nde Sigortacılık, Libra Yay., İstanbul,
2010; Hüseyin Akbulut, Cumhuriyet Dönemine Kadar Osmanlı İmparatorluğu’nda Sigortacılık, yayımlanmamış Doktora Tezi, İstanbul
Üniversitesi SBE, İstanbul, 2014. Haydar Kazgan, Alkan Soyak ve Murat Koraltürk, Cumhuriyet’in 75 Yıllık Sigortacısı, Creative Yay., 1998.
3 Nazarek Hatcherian, “Le fonctionnement de l’assurance en Turquie”, içinde
Revue Interationale des Assurances, Ed. A. Fontemoing, No. 2, Mart-Nisan 1898, s. 207-281.
3 1





















































   31   32   33   34   35