Page 37 - YÜZYILLIK İMZA
P. 37
Y Ü Z Y I L L I K İ M Z A
Sigorta sektöründeki ilk girişimler de bu dönemde ortaya çıkmıştır. İngiliz
sigorta şirketleri Royal, Imperial ve Sun, yangın sigortası alanında faaliyet
göstermeye başlamış, 1878’de Fonciere-Yangın’ın ardından, uzun yıllar etkili
olacak L’Union de Paris Şirketi ise 1891’de Türkiye’de faaliyet göstermeye
başlamıştır.13 1893 yılında, 14 Nisan 1892 tarihli bir padişah fermanına
dayanan Osmanlı Umum Sigorta Şirketi’nin (Société Générale d’Assurances
Ottomanes) organizasyonu, 3 Aralık 1892 tarihli bir yönetmelikle tamam-
lanmış ve 1893 yılında kurulmuştur. Şirketin amacı; yangın, deniz ve kara
taşımacılığı riskleri ile insan hayatı üzerine yapılacak her türlü sigorta
işlemini yürütmekti. Şirketin faaliyet süresi otuz yıl ile sınırlandırılmıştı.
Osmanlı Umum Sigorta Şirketi gibi “yerel” şirketlerin kurulması, sigortacı-
lık sektörünün gelişimi açısından önemli bir dönüm noktası olmuştur. Bu
şirketler, sadece yangın sigortası ile sınırlı kalmamış, aynı zamanda deniz
ve kara taşımacılığı sigortaları gibi alanlarda da faaliyet göstermiştir. Ancak
bu girişimler, özellikle hukuki denetim eksikliği nedeniyle tam anlamıyla
bir güven ortamı yaratamamıştır.
Şirketlerin sayısı o kadar artmıştır ki, 1906 yılında başlayan ve yabancı sigorta
şirketlerini ele alarak, bu şirketlerin Ticaret Nazırlığı’nın denetimine tabi
olmasını şart koşan düzenlemeler, 1914 yılında yürürlüğe giren yasa ile daha
da ayrıntılandırılmıştır. Bu yasanın 17. maddesi, şirketlerin mali durumlarına
ilişkin belgelerin her yıl Ticaret Nazırlığı’na sunulmasını ve bilançolarının
teslim edilmesini zorunlu kılmıştır.14 Ancak, bazı Fransız, İngiliz ve İtalyan
şirketleri, bu düzenlemeye uymayı reddetmişler ve söz konusu yasa İtilaf
Devletleri’nin İstanbul’u işgali ile etkisiz hale gelmiştir.15
Sigortanın ve özellikle hayat sigortalarının meşru veya haram olup olma-
dığına dair ortaya çıkan tereddütlerin giderilmesi amacıyla L’Union Şirketi,
Rabbani Fehmi Bey’in tanımıyla bu menfi kanaati ortadan kaldırmak amacıyla
bir müşterisini hayat sigortasının helal olup olmadığı konusunda bir fetva
alması için Şeyhülislam’a yönlendirmiştir. 1913’te Bab-ı Meşihat tarafından
verilen fetva, hayat sigortalarının yalnızca yabancı sigorta şirketleri tarafın-
dan yapılmasının caiz olduğunu belirtmiştir.16 Buna göre, Türkiye’de teşkil
olan bir sigorta şirketinden alınacak sigorta parasının haram olduğu manası
ifade ve ilan edilmektedir. Bu durum ise, sigortacılığın yabancılara has bir
iştigal mevzu olarak değerlendirilmiş ve uzun bir süre yabancıların elinde
bulunmasının nedenlerinden biri olmuştur.17
Birinci Dünya Savaşı öncesinde, artan kamu tepkisi ve milliyetçi politikaların
etkisiyle birçok ülkede sigorta sektöründe koruyucu düzenlemeler uygulanmaya
başlamıştır. Özellikle Almanya’da, sigorta sektörünün uluslararası piyasalardan
çekilmesine neden olan korumacılık politikaları uygulanmış; sigortacılık sek-
töründe devletin rolü giderek artmıştır. Örneğin, İsviçre’de 1919’da çıkarılan bir
yasa, yabancı sigorta şirketlerinin rezervlerinin çoğunu İsviçre Frangı cinsinden
tutmasını zorunlu kılarak yerli sigorta şirketlerini korumayı amaçlamıştır.18
13 15 L’Union: 125 Annees d’Assurances, Paris, 1953.
14 Esen, a.g.e., s. 25.
Detaylı bilgi için bkz.: Semih Gökatalay, yayımlanmamış Yüksek Lisans Tezi, The Political Economy of Corporations
in the Late Ottoman Empire and Early Turkish Republic (1908–1929), ODTÜ, SBE, Ankara, 2015, s. 19-20.
16 17 18 Detaylı bilgi için bkz.: Rabbani Fehmi Tunaman, Sigorta Rehberi, 1942, İstanbul.
Hayri Başer, “Murakabe Kanununun Hedefleri”, Sigorta Dünyası, Sayı 35, Eylül 1962, s. 2.
Robin Pearson, The Development of International Insurance, s. 18.
3 5

