Page 22 - HEDER DERGİSİ | ŞUBAT 2015
P. 22

 RÖPORTAJ
RÖPORTAJ
çıktı. Bu bir hormonal büyümeydi. Yani saman alevi gibi millet birden böyle hücum etti İş Gü- venliği Uzmanlığı’na. Ben çok söyledim, ‘Eğitim kurumu açmayın, çünkü 2014’ün Temmuz’unda pazar bitecek’ diye. Bu şişkinliği kaldırmayacak. Ortak Sağlık Güvenlik Birimi açın. Şimdi bakın, işin başındaki adamın sözünü dinlemezseniz bu adam size başka çözüm bulamaz. Diyor ki ‘eğitim kurumları kapanacak mı?’ Kapanabilir. Ben 2012 yılında söyledim bunu. 2012 yılında 40 eğitim kurumu vardı. Dedim ki Türkiye’nin ve sahanın kaldıracağı 100 ama bu 200’ü geçer, 260 oldu.
2014 facia yılı oldu
MK: OSGB’lerin sayısı 2 bine ulaştı. Çok fazla şirket rekabeti getiriyor ama diğer yandan ka- liteyi düşürüyor. Bakanlık olarak size bununla ilgili bir planlama yapacak mısınız. Mesela il ba- zında nüfusa göre bir sınırlama getirecek misi- niz yoksa serbest piyasa gereği kendi yolunu mu bulacak?
KÖ: İş Sağlığı Güvenliği, Türkiye’de yeni konu- şuluyor. 1865’te Dilaver Paşa Nizamnamesi’n- den bahseden bir ülke 100 sene dönüp bakmadı bu işe. Kağıt üzerinde kaldı. Ben 1975-81 yılları arasında üniversite okudum. İş Sağlığı Güvenliği diye bir şey duymadım. Çok uzak bir tarih değil 35 sene önce. 1980’de İş Yeri Hekimliği ile ilgi- li bir düzenleme yapıldı, 1988’de uygulanmaya başlandı. Derken dışarıyla bağlantılı olanlar bu işe biraz önem verdiler. Mesela bazı kurumlarda Emniyet Mühendisliği vardı. Türkiye Taşkömü- rü, TKİ, Ereğli Demir Çelik Fabrikası gibi yerlerde Teknik Emniyet Müdürlüğü veya Emniyet Mü- hendisliği gibi şeyler vardı. Ama madenciliğin dı- şına çıktığınız zaman yok böyle bir şey. Maden- cilikte sürekli darbe yediği için bir şeyler yapmak istiyordu. 1983 yılında 103 kişi öldü Zonguldak’ta. Büyük bir faciaydı. O günün en büyük faciasıy- dı bizim madencilik tarihimizde Soma’ya kadar. Sonra Kozlu 262’ye çıktı. Soma’da 301’e çıktı.
35 bin kişiye yüz yüze
kanunu anlattık
2012’de kanun yayınlandıktan sonra bir hüvi-
yet kazandı İş Sağlığı Güvenliği. Sayın Bakan yıl- larca bunu dile getirdi, ‘müstakil bir kanun olması lazım.’ İş Sağlığı Güvenliği, sizin mevzuatınızda, dünyanızda ne kadar yer tutuyorsa o kadar kıy- metlidir. Bizim İş Kanunu’nun içinde 12 maddelik bir 5’inci bölüm vardı. Oraya sıkıştırılmış. Kosko- ca bir kanun içinde bir bölüm ayrılmış. Bu kadar mı önemli? Bu kadar mı değersiz. Ama şimdi ne oldu? Tabiri caizse büyük harflerle yazıldı, herkes okuyor. Önceden okumak için gözlük takmak gerekiyordu. Herkes okuyamıyordu. Şimdi bunu herkes okuyor. Türkiye’de biz bir ilk gerçekleş- tirdik. 81 ili gezerek kanunu anlattık. Cumhuriyet
tarihinde böyle bir uygulama olmamış. Hiçbir kanun yayınlandıktan sonra il il toplantılar ya- pılarak anlatılmamış. Biz bunu yaptık. 81 ilde 35 bin kişiye birebir yüz yüze ulaştık. Bunlar işin il- gilileri. Sokakta gezen adam değil. İşyeri Hekim, İş Güvenliği Uzmanı, İnsan Kaynakları Müdürü, işveren, işveren vekili.
Sistem onların üzerine kurulu
Dolayısıyla, İş Sağlığı Güvenliği yeni filizlenme- ye başladı. Hakiki yolunda şekillenmeye başladı. Bunun da iki ayağı var. Biri İşyeri Hekimi biri İş Güvenliği Uzmanı. Biz bu arkadaşlara çok güve- niyoruz. Bütün sistemi bunların üzerine kurgu- ladık. Bunlarda eğer fire olursa sistem arıza verir. Mış gibi yapmaları. Yaptıkları işi yapmış gibi yap- maları. Hiçbir faydası olmuyor. Yani bir İş Güven- liği Uzmanı, iş yerine gitmeden rapor yazıyorsa burada fire var işte. Burada arıza verir. Veya gi- diyor çay içip geliyorsa burada arıza var. Yani be- nim hayat felsefem şu, yaptığımız işi kendi işimiz gibi yapmıyorsak orada fire veriyoruz. O iş yerini kendi iş yeriniz olarak farz edin, bir eksiklik ol- duğunda meydana gelecek olan sonuç sizi nasıl etkilerse öyle bakmak lazım.
Defterini düreceğiz
2015 yılında Ortak Sağlık Güvenlik Birimleri’ni ‘zabt-u rabt’ altına alacağız, çeki düzen vereceğiz. Arkadaşlarla toplantı yaptık, verdiğimiz talimat bu. 2015 yılının artık Mart’ında mı Nisan’ında mı başlarız bilmiyorum ama 81 ilde ne kadar OSGB varsa buraları tek tek iğneden ipliğe denetleye- ceğiz. Bunu yaparken evrak bazındaki denet- lemenin yanında hizmet verdikleri işyerindeki yaptıkları faaliyetlere bakacağız. Siz ne yaptınız burada? İş verene gidip benim uzmanım soracak. Siz kiminle sözleşme yaptınız. ‘A ortak sağlık gü- venlik birimiyle.’ Peki, İşyeri Hekimi ve İş Güven- liği Uzmanı, işyerinize geliyor mu? ‘Geliyor.’ Ne zaman geliyor? ‘Şu zamanda.’ Kim geliyor? ‘Valla bir Ahmet geliyor bir Mehmet bir Ayşe anlama- dık ki biz kim olduğunu.’ Bitti. Bu OSGB’nin def- terini düreceğiz. Kusura bakmasın kimse. Yani ben Kasım Özer olarak hiçbir zaman devletin sırtından geçinmediğim gibi asalak olmadığım gibi asalaklara da fırsat vermedim. Biz kimseye para kazansın diye bir sistem kurdurmadık. Para kazanır veya kazanmaz orası bizi ilgilendirmiyor. Biz iş kazası olmasın, meslek hastalığı olmasın diye sistem kuruyoruz. Derdimiz, para değil. Para kazanmayabilir her şey para kazanmak değildir. İnsan kazanmaktır esas olan. Siz oradaki 20 se- nelik yetişmiş bir ustayı iş kazasından kurtara- biliyorsanız, bu para kazanmaktan çok önemli. Para dediğiniz nedir ki. Hayır duasını alırsınız di- ğer türlü beddua alırsınız. Kazandığınız paranın hayrı olmaz.
Biz sistemi, İşyeri Hekimi ve İş Güvenliği Uzmanı üzerine kurduk. Onlara çok güveniyoruz. Bunlarda bir fire olursa sistem arıza verir. Yani
iş yerine gitmeden rapor yazıyorsa ya da gidip çay içip geliyorsa orada arıza var demektir...
  İŞ SAĞLIĞI VE GÜVENLİĞİ HİZMET VE EĞİTİM KURUMLARI DERNEĞİ DERGİSİ ŞUBAT 2015

















































































   20   21   22   23   24