Page 94 - BODRUMDERGİ | KASIM 2022
P. 94

   “Sanatsız siyaset, sanatsız direnis, sanatsız devrim olmaz! Müzik, edebiyat, resim, sinema, dans, tiyatro, genel olarak sanatın tüm dalları, kötülüğe ve yeryüzünün yaşama sevincini kıranlara karşı verilen mücadele ve direnişin en önemli destekçisidir. Bir gitar, yeri geldi mi binlerce faşisti vurur. Bir tiyatro oyunu, bir film, elli kitabın anlatamadığını anlatır. Bir resim tablosu, bir ordunun yenemeyeceği düşmanı yener. Elbette ki sanatı, reel politikanın bir uzantısı olarak kullanmayanlar için. O tür propagandatif, içi boş, şeyler zaten gelip geçicidir... Gerçek sanat ve sanatçı da zaten vitrinde duran, hayata seyirci kalan insanlardan değil, bizzat hayatın, gündelik yaşamın içinde olan insanlardan çıkar. Bu insanlar belki devasa resim galerilerinde, sinema salonlarında, kitap fuarlarda satışa sunulan pazarlara ulaşamıyor olabilirler. Fakat, ‘halkın’ yüreğinde yer ederek nesilden nesile ulaşmışlardır. Bu bakımdan; dans, resim, müzik, tiyatro lüks değil, bir gerekliliktir. Kolektif üretim yapmak, paylaşmak kadar gerekliliktir... İnsan, makinadan ibaret değildir. Karnını doyurmak kadar ruhunu da doyurmak gerekir. Ruhu doymayan bir insanın arzuları yaratıcılığı ölür.”
Tablolarınızda size has figürler var mı? Varsa bize biraz bu figürlerden bahseder misiniz?
Çalışmalarımda genellikle öyküler anlatmaktayım. Ancak bunlar genelde hiç yazılmamış hikâyelerin çevresinde gelişmektedir. Dolayısıyla izleyici, öykünün sonunu getirmekte serbesttir. Çalışmalarım betimleyici bir üslupla yalnızca kulağa bir şeyler fısıldayabilmektedir; ne gördüğü, gördüğünü nasıl dile getirebileceği ise yalnızca kendisine bakan gözlerin sorumluluğundadır. Aksi takdirde mağara duvarlarından sanat galerilerinin beyaz boyalı duvarlarına kadar ki sürecinde, kendisinden önce yapılan
eşsiz sayısız eserden bir farkı kalamayacak, farklılık denizinde bir farkındalık yaratamayacaktır.
Teknik olarak geçmişin izleri, bugünün olmayan öyküleriyle harmanlanarak var oluşunu tamamlamaktadır. Kimi zaman
ise çağımızın güncel sancılarını, güncelliği örtülmüş bir üslupla ortaya çıkaran çalışmalar gerçekleştirmekteyim. Dolayısıyla her bir zihin; esasında geçmişin, ütopyanın ya da gerçeğin kendisini bulabilmektedir.
Bir ekolü takip ediyor musunuz?
Kralların ve kraliçelerin koleksiyonlarını çok özel bulduğum için o koleksiyonlara girebilecek eserler üretmeye çalışıyorum. Bütün kraliyet ailelerini takip etmeye çalışıyorum.
Sanat hakkında neler söylemek istersiniz?
İnsan beyninin ne kadar yaratıcı olduğunun dışa vurumudur sanat. Hayatın çektirdiği azabın yegâne tedavisidir. Ludovico Einaudi’nin bir eserini dinlediğimizde gözlerimizin önüne gelendir. Sistine Şapeli’ndeki fresklerdir, seneler önce Michelangelo’nun ortaya koyduğu eserler ile günümüzü yoğurup bakış açısı oluşturmaktır. Sanat olmadan ruhumuzun dinginliğini sağlayacak başka bir çaremiz de yoktur.
92
























































































   92   93   94   95   96