Page 19 - HAYATA DAİR | SAYI 58 / 2023
P. 19
İş hayatına giriş hikâyenizi anlatabilir misiniz? Geriye dönüp baktığınızda, iş yapış şekillerinde neler değişti?
24 Aralık 1987’de bankada göreve başladım. 31 Ocak 2023 itibarıyla da emeklilik suretiyle ayrıldım. 1987’den bugüne baktığımız zaman yalnızca bankacılıkta değil bütün sektörlerde çok büyük bir değişimin olduğunu görüyoruz. En büyük değişim tabii ki teknolojik alanda görülüyor. Sektördeki ilk yıllarımda, şubelerin hepsinde olmasa da bir bölümünde, şu anki jenerasyonun hatırlamayacağı manuel bir düzen vardı. Bankacılığın, son 35 yıl içerisinde çok büyük bir kabuk değişimi yaşadığını görüyoruz.
Gelişim takvimimizi şöyle özetleyebilirim: 1987’de bankamatikler vardı. İnternet bankacılığı 1997’de hayatımıza girdi. İşCep’in ilk çıkışı 2007’de oldu. Her 10 yılda önemli birçok gelişme yaşandı. En son dönemde de Maximum mobil ve Maxi’nin hayatımıza girmesiyle ekosistemimize yapay zekâ da dahil oldu. Esas değişimin kökünde internet var. Teknolojik gelişmelerde çok büyük bir hızlanma var. Teknoloji artık her
yıl ucuzluyor. Daha geniş bir alana yayıldıkça da ister finans sektörü olsun ister sigortacılık sektörü olsun her türlü iş; çok büyük bir değişim ve dönüşüm geçiriyor. Bu nedenle, teknolojinin hızı ile tüm iş yapış şekillerinin özellikle
de 2010’dan sonra dramatik şekilde değiştiğini söyleyebilirim.
Bundan sonraki dönemde de bu ivmelenmenin daha da hızlanarak devam edeceğini düşünüyorum. Bundan 10 sene sonraki bankacılığın, bildiğimiz bankacılık olmayacağı konuşuluyor. Bu dönemin devamında, gidilebilecek noktayı hayal etmek dahi güç bir hâl aldı. Teknolojik gelişmeler şirketlerin iş yapış şekillerini kökten değiştiriyor ve böyle de devam edecek diye düşünüyorum.
Şirketimizle ilk çalışmaya ne zaman başladınız? O döneme dair anılarınızdan bahseder misiniz?
Banka Genel Müdürlüğü’nde çalışmaya başladıktan sonra iştirakimiz Anadolu Hayat Emeklilik ile bankasürans
faaliyetleri kapsamında hep bir iş birliğimiz oldu. Yılda bir kez kurum dışında farklı lokasyonlarda bir araya geliyorduk. Bu etkinlikler, ortak faaliyetlerimizin daha iyiye gitmesi yönünde birliktelik yarattı ve çok güzel anılar oluşturdu. Bu buluşmaların hem bankamızdaki hem de Anadolu Hayat Emeklilik’teki ekiplerin bir araya gelip birbirlerini tanıması ve kaynaşması anlamında önemli etkisi oldu. Bunlara ek olarak, 2005 Temmuz ile 2011 Mayıs tarihleri arasında 6 yıla yakın Yönetim Kurulu Üyesi, son 4 yılda Yönetim Kurulu Başkanı olarak toplamda 10
yıl Yönetim Kurulu’nda görev aldım. Eğer resmi olarak bakacak olursak Anadolu Hayat Emeklilik’in neredeyse üçte birlik döneminde görev aldığımı söyleyebilirim.
Sigorta sektörünü diğer sektörlerden ayıran temel özellikler sizce nelerdir? Anadolu Hayat Emeklilik ve sektörün sizin başkan olduğunuz dönemle birlikte gelişimini nasıl özetlersiniz?
Sigorta, risklere karşı bir güvence aracıdır. Sektöre ve Şirketimizin kuruluş tarihine baktığımızda hayat
ve hayat dışı olarak, iki farklı alanda
bir organizasyon oluşmuştur. Grup olarak iki şirketimiz var; hayatta, Anadolu Hayat Emeklilik, hayat dışında da Anadolu Sigorta. Diğer sektörlerle kıyasladığımızda, biz bir güvence oluşturuyoruz. Belki normal hayat içerisinde her şey güzel giderken
akla gelmeyebiliriz ancak bir risk oluştuğunda ise akla ilk biz geliyoruz. Keşke risk oluşmasa ama risk de hayatın ayrılmaz bir parçası.
Bireysel Emeklilik Sistemi’nin devreye girerek bireylerin birikime teşvik edilmesiyle birlikte, hayat devam ederken de ekonomik açıdan bir güvence oluşturuyoruz. Bu bakımdan, diğer sektörlerden güvence oluşturma anlamında farklılaşıyoruz.
Sigortacılık, bankacılıkla çok yakın
bir sektör. Özellikle perakende bankacılığa baktığımızda; uzunca bir dönemden beri, ülkemizin ekonomi modelinde ve yapısında da yer edinen, harcamaya dayalı bir uygulama var. Bugün çıkan yeni ürünler dâhil olmak üzere çoğunluğunun ortak noktası harcamaya yönelik olmaları. Sigorta buradaki eksiği tamamlıyor, kişileri
sadece harcamaya değil birikim yapmaya yönlendirmesi açısından çok önemli bir role sahip.
Birikim unsuru dışında, risklerin güvencesi için kredi kullanırken hayat sigortasını kredi teminatı anlamında tavsiye ediyoruz. Ancak bazen maalesef risk oluşmadan önce değil oluştuktan sonra akla geliyor. Dünyanın ya da yaşamımızın ne olacağını hiçbirimiz bilmiyoruz.
İş yerinden akşam eve dönüp dönmeyeceğimizi bilemiyoruz. Bu sene depremle birlikte bu düşünce çok daha ön plana çıktı. Bu nedenle sigortacılık bütününde, hayat ve hayat dışı olarak bilincin daha da artması yani penetrasyonun daha da yukarı taşınması çok önemli.
Ürünlere baktığımız zaman, sektörün her sene bir gelişimi olduğunu görüyoruz. Sektörün lideri olarak, bizde de hem hayat sigortalarında hem birikimde hem de bireysel emekliliğin daha da tabana yayılması anlamında büyük bir gelişme söz konusu. Yeter mi? Yetmez... Penetrasyon oranları hâlâ düşük.
Bugün çıkan
yeni ürünler dâhil olmak üzere çoğunluğunun ortak noktası harcamaya yönelik olmaları. Sigorta buradaki eksiği tamamlıyor, kişileri sadece harcamaya değil birikim yapmaya yönlendirmesi açısından çok önemli bir
role sahip.
Son dönemde tüm hayat sigortalarında ve bireysel emeklikte büyük gelişmeler var. Teşvik kararlarının da burada etkisi önemli. Örneğin; yüzde 30 devlet katkısı, çocuk BES, bu yıl çıkan kredi teminatı olarak kullanılabilir olması, bireysel emekliliğin daha çok tabana yayılması ve büyüme anlamında önemli etki yaratacaktır.
Röportaj
Hayata Dair 17