Page 55 - MAKSİMUM BİZ | YAZ 2012
P. 55
ve disko partilerinin en popüler yakışıklısı. Ama Jön’den en pis dayağı da Coşkun yer hep.
Tuncel Kurtiz: Birçok üniversitenin birçok bölümünde okumuş ama hiç birinden me- zun olamamış. Tanrının ona verdiği sanat yeteneğinin farkına bir türlü mezun ola- mama tecrübelerinden sonra varmış. İyi de yapmış. Yerli yabancı birçok yapımda üstün rol yeteneğini sergilemiş olan usta, doğayı
ve Yılmaz Güney’i pek sever. Altın Portakal’da yaşam boyu onur ödülü sahibidir. Kısa filmlerde, televizyon filmlerinde, ti- yatro sahnelerinde, televizyon dizilerinde rol aldı. Harika biri, öyle böyle değil gerçekten harika.
Sadri Alışık: Turist Ömer, kartalların en yüksekten uçanı, hakime “bu da mı gol değil ha bu da mı” diye soran sanık, filmlerinde genellikle aşkına karşılık bulamayan ama adına ödüller, yarışmalar düzenlenen büyük usta. Dolu dolu olan gözleri ve sesini kullan- maktaki büyük yeteneğini özleyeceğiz.
Hulusi Kentmen: Hayalimizdeki baba/ dede profili. Hep otoriter, hep babacan, hep güleryüzlü ve şefkatli süper tonton. Kimi zaman oğlundan şikayetçi zengin bir fab- rikatör, kimi zaman komiser, hakim olarak çıktı karşımıza. Rollerinde hep sevgi saygı duyulan, sadece anlık parlamalarından çe- kinilen süper bıyıklı koca çınar... Yaklaşık 50 senelik film hayatı ve 500 film... Ancak Hu- lusi Baba yapabilir.
Şener Şen: Türkiye’de sinemadan, yetenek- ten ve seviyeden bahsedilecekse merke- zinde Şener Şen vardır. Badi Ekrem, turşucu ailenin en haylaz ferdi, Züğürt Ağa, Eşkıya, Çiçek Abbas’ın kötü patronu, Banker Bilo’da dolandırıcıların kralı, Çıplak Vatandaş... Sinema, rol yeteneği ve karakterden ne anlayabiliyorsam hepsi sanırım Şener
Şen’de toplanmış. Komik, hınzır, şapşal, uyanık, kabadayı, saf, amansız bir polis, aşçı... Aklıma gelen karakterler sadece bun- lar. Haberi yok ama çocukluğumda Ayşen Gruda ile kendisini evlendirmiştim.
Münir Özkul: Daima sevecen, daima sev- gi dolu, hepimizin Mahmut Hoca’sı... Bir de ön bahçede top oynamamıza, dersleri asmamıza ve tütün mamulleri tüketme- mize izin verseydi... Marangoz, turşucu, fab- rikada ustabaşı, kalabalık ailenin reisi. Hep dar gelirli ama geniş yürekli, kalbi büyük olduğu için hemen her filminde bir kriz geçi-
ren ama son ve en önemli repliğin sahibi. Herkese verecek sevgisi, zamanı ve enerjisi olan büyük usta.
Erol Taş: Aklıma ilk gelen sahnesi köyün ağası olarak, aç marabanın karşısında hunharca dişlediği tavuk budu, eliyle ağzını silmesi ve o müthiş kahkahası (nıhhahahhaa). Erol Taş bütün kötülükleri- ni zorbalıkla ve şiddetle yaptı, hiç nazik ve şefkatli değildi. Türk sinemasına 600’e yakın film ve o korkunç kahkahasını bıraktı.
Nuri Alço: Coşkun Göğen’in işvereni ve idolü. Alkollü meşrubat ve keyif verici mad- delerle birleşince tam bir kötülük makinası. Dış mekan çekimlerini hatırlayanınız var mı merak ediyorum. Genelde evde, otelde ya da gece kulübünde rol kesmiştir. Son yıllarda Ankara, İstanbul gibi birçok büyük ilde kalabalık yerlerdeki binaların duvarlarında
sprey boyalarla “Nuri Alço” yazılmıştı. Bu eylemin amacı çok farklı olsa da Nuri Alço bundan ilk önceleri rahatsız görünme- kle birlikte ilerleyen zamanda üniversitelerde konuşmacı bile olarak panellere davet edildi. Nuri Abimizin sağ kolu Coşkun olup, diğer çalışma arkadaşları da aşağıdaki bu güzel abile- rimizdir. Asıl emekçi onlardır, onların yediği dayağı, mermiyi benim diyen artist ya da dublör yiyemez.
Bu dünya güzeli insanlar, şimdiki popüler kültürde artist diye yedirilmeye çalışan birçok gereksiz kişiden daha kötü eko- nomik şartlarda yaşadılar/yaşıyorlar. Aramızdan ayrılanlara Tanrının, bizimle kalanlara ise bizim onlara hak ettikleri değeri vermemiz gerekiyor. Bu insanlar bu zor mesleği aşkla yaptılar, şartların uygunsuzluğu nedir bilmediler. Kapris, para, şöhret ve buna benzer hırsları özellikleri hiç olmadı.
Çok ama çok teşekkürler beyler.
53
Levent Kütükçüoğlu
İç Anadolu Bölge Müdürlüğü