Page 52 - MAKSİMUM BİZ | MAYIS 2013
P. 52

  Köy kahvesinde günün yorgunluğu çıkıyor
Burada giyimleri bize göre biraz daha amatör görünen bir grupla karşılaştık. Fotoğraflar çekildikten sonra akıntının tersine, dereyi takiben ormanın derinliklerine doğru ilerlemeye başladık. Derenin bazı kıyıları dik yamaçlarıyla yürümemize imkân tanımıyor, bir sağa bir sola dereyi geçmemiz gerekiyordu. Çetin Abi oradan oraya zıplayarak, gerek taşıdığı iri taşlarla gerek devirdiği koca kütüklerle bize köprü yapıyor, el veriyordu. Kimi ayakların suya ufak tefek dalışlarını saymazsak önemli bir düşme olmadan yürümeye devam ettik.
Hava yumuşak olmasına rağmen geçen haftanın soğuğu akıntısız sularda ciddi bir don yapmıştı. Çeto eline aldığı siyah bir
taşla buzu kırarak elindeki taşı yıkadı. Avuç büyüklüğündeki bu taş söylediğine göre doğal bir bileyi taşıydı. Sonradan bana hediye ettiği bu taş orman hakkındaki muhabbetimizin başlangıcı oldu. Çetin Abi’nin küçücük bir çocukken ilk kez rahmetli babasıyla gelip kalmaya başladığı bu orman çoğunlukla meşe, gürgen ve çam ağaçlarından oluşuyordu. Karaca, geyik, kurt, domuz gibi hayvanların yoğun olarak yaşadığı orman buralardan başlayarak tüm Istıranca Dağları’nı kaplıyordu.
Yaklaşık üç saatlik bir yürüyüşten sonra derenin kollarından biri ile birleştiği bir çataldan birbirimize el vererek tekrar karşıya geçtik.
 Üçlü şelale
  




























































































   50   51   52   53   54