Page 103 - LCW LIFE | EYLÜL 2019
P. 103
her şey olabilir. Kapıya ne kadar uzaklıkta olduğumu hesap- lamaya çalışıyorum. Ne kadar bir sürede oraya varabileceği- mi ki dışarı çıksam bile sokakta da beni takip etmeyeceğini nereden bilebilirdim. Hostel buraya ne kadar uzaklıktaydı? Telefon etmeye kalksam edemiyordum, internettim olma- dığı için mesafeyi hesaplayamıyordum. Yavaşça kalabalığa karışmaya başlıyorum. Yabancı turistlerin olduğu alanlarda duruyor, benim gibi birini bulursam internetini kullanmayı planlıyordum. Sakinliğimi korumaya çalışırken yüzüm kızar- maya ve panik olmaya başlıyorum. Israrla geliyordu peşim- den. Kimdi bu? Korkudan yüzüne bakamıyordum. Baksana! Belki tanıdık biri. Neden korkuyorsun?
Kapıya birkaç adım kalmıştı. Kulağımda çalan şarkı ak- siyon havasında olunca kendimi sinema filminin içinde buluyorum. Kapıdan adımımı dışarı tam atıyordum ki bir el bileğimden tutuyor. Gözlerimi kapatıyorum. Kal- bim ağzımdan fırlayacak gibi atıyor. Korkudan kulaklarım uğuldamaya başlıyor. İngilizce bana yüzümü dönmemi söylüyor. Benim ise o an tek düşündüğüm çığlık mı atsam yoksa elimi kurtarıp kaçsam mı? Sakince yüzümü dönü- yorum ve bir çift mavi gözle karşılaşıyorum. Kendimi o an hayranlıkla onu izlerken buluyorum. Bir şeyler söylüyor ama ben anlamıyorum, sanırım yetersiz İngilizcemin kur- banı olmuştum. İlk iş dönünce bunu geliştirmek olmalıydı. (https://www.youtube.com/watch?v=cI0ZCkzVUkc)
Kendimi olabildiğince hızlı kurtarıp koşmaya adapte et- miştim. Hızla koşuyorum. Ben koşuyorum o da ardımdan geliyor. Ne oluyor ya? Bir tane mi güvenlik mensubu yok diye kendi kendime hayıflanırken bir taşa takılıp düşüyor ve kan ter içinde uyanıyorum. Sürpriz! İstanbul’da kendi odamda kendi yatağımdaydım. Saat gecenin 3’ü. Kuca- ğımda yarınki toplantı için hazırladığım raporun çıktıları var. Uzanıp yatağımın baş ucundaki sudan içiyor ve ken- dimi yatağa bırakıyorum. Belki uyursam kaldığım yerden devam ederim diye niyetleniyorum ama olmuyor.
Gene gerçek dünya ile yüzleşmiş sabah servisime geç kalmamak için kendimi uyumaya zorlamıştım.
Bir sonraki yazıya kadar...
go there, and I wouldn’t know if this person followed me on the street. How far was the hostel from here? I couldn’t make the phone call, I couldn’t calculate the dis- tance because I didn’t have internet. I’m slowly starting to mingle with the crowd. I was standing in areas with for- eign tourists, I was planning to use the internet if I found someone like me. I’m starting to blush and panic as I try to keep my calm. The person kept coming after me. Who was that? I couldn’t look at the person because of the fear. Look! Maybe this person is someone familiar. Why are you afraid?
There were a few steps to the door. I find myself in the motion picture when I have a song in action theme in my mind. I was just stepping out the door so one hand was holding my wrist. I am closing my eyes. My heart is going to come out of my mouth. My ears are starting to buzz with fear. This person tells me to turn my face in En- glish. And my only thought at that moment is whether I scream or save my hand and run away? I calmly turn my face and meet a pair of blue eyes. I find myself watching this person with admiration at that moment. This person says something but I don’t understand I think I’ve been the victim of my inadequate English. When I come back, I needed to improve it first. (https://www.youtube.com/ watch?v=cI0ZCkzVUkc)
I was thinking about running. I’m running fast. I’m running and this person is coming after me. What’s going on? I was thinking if there wasn’t any security staff, I stumbled and fell and I wake up in a cold sweat. Surprise! I was in my own bed in my own room in Istanbul. It’s 3:00 in the morning. I have the printout of my report for tomorrow’s meeting. I lie down and drink from the water near my bed and I leave myself to sleep. Maybe if I sleep, I may contin- ue to that dream but it doesn’t happen.
Again in the morning I confronted the real world and forced myself to sleep in order not to be late for the morning shuttle.
Until the next issue...
101