Page 55 - SEDEF - Hz.Mevlana'dan İnciler
P. 55
Hepsi de benim korumama arka vermiştir. Sanki onlar, benim cüz’üle- rimdir.
Sakın, sakın! Bunlar benim hırka giyenlerimdir. Binlerce kişi arasında yüz binlerce kişidirler, fakat yine de hepsi bir vücuttur.”
Öyle olmasaydı bir tek Musa, bir tek sopa ile Firavun’un altını üstüne ge- tirebilir miydi?
Öyle olmasaydı Nuh, bir beddua ile doğuyu batıyı sulara gark edebilir miydi?
İhsan ve kerem sahibi Lut, zalimlerin şehirlerini perişan eyleyebilir, yer- lere batırabilir miydi?
Cennete benzeyen şehirleri Karasu Diclesi oldu. Git de gör.
Bu Karasu Şam tarafındadır. Kudüs’e giderken yolda görürsün.
Hakk’a tapan yüz binlerce peygamber yüzünden her devirde nice azaplar oldu.
Söylesem uzun sürer. Ciğer de ne oluyor ki? Dağlar bile kan kesilir.
Dağlar kan kesilir de sonra yine donar, kalır. Sen bu kan oluşu görmezsin, çünkü körsün, kötüsün... Bu görüşten ne kadar uzaksın!
Bu kör, ne şaşılacak kördür; uzağı görür, gözü de keskin. Fakat yalnız de- vedeki yükü görür.
İnsan, hırsından her şeyi kıldan kıla görür, bilir ama oynayıp salınmasın- da hayır yoktur, bu oynayış şerle doludur.
Benliğini kıracak yerde oyna, salında şehvet yarasının üstündeki pamuğu çek, kopar.
Erler, meydanda oynar, dolanır, kendi kanları içinde raks ederler.
Varlıklarından kurtuldular mı ellerini çarpar... Noksanlarından ayrıldılar mı raksa girerler.
Çalgıcıları, içlerinden def çalar... Denizler, onların coşkunluğunu görüp köpürür.
Sen görmezsin ama onların gayretinden yapraklar bile dalların üstünde el çırpar.
Dalların el çırpışını görmüyorsun değil mi? Buna can kulağı gerek... Ten kulağıyla duyulmaz ki.
!55


































































































   53   54   55   56   57