Page 97 - SEDEF - Hz.Mevlana'dan İnciler
P. 97
nim muradım, Allah için buğuz eden. Benim cömertliğim, Allah için ve- ren. Benim vücudum, Allah için sakınan olsun. Benim cimriliğim de Al- lah içindir, benim cömertliğim de Allah içindir, işte o kadar. Ben tama- men ancak Allah içinim. Ben asla başka kimsenin değilim. Yaptığım her- şey Allah içindir. Taklit değildir. Tahyil ve zan değildir. Ancak hakiki gö- rüşüm üzerinedir. Yenimi, Hakk’ın eteğine sımsıkı bağlamışım. Eğer uçarsam, uçacağım yeri görürüm. Eğer dönersem, döneceğim yeri görü- rüm. Bir yük çekersem, o yükü nereye kadar çekeceğimi bilirim. Ben Ay- ’ım, Güneş önümde kılavuzdur. Vasıflarımdan bundan ziyadesini halka söylemeye mahal yoktur. Zira deniz bir ırmağa sığmaz. Sözü, halkın akıl- ları ölçüsüne göre aşağı mertebeden söylerim. Bu ise ayıplanacak bir şey değildir. Hazreti Resul’un işidir. Ben nefsani gareze esir olmaktan kur- tulmuşum, hürüm. Sözlerimden hür bir kimsenin şehadetini dinle. Nefse kul olanların şehadeti, iki arpa değerinde bile değildir. Nefis şehvetinin kulu, Allah’ın fazlından ve özel inamından başka bir şeyle kendini esaret- ten kurtaramaz. Nefis şehvetinin kulu öyle bir kuyuya düşmüştür ki, onun dibi yoktur. Kuyu onun günahıdır. O hal, ona, cebir ve eziyet değildir. Peygamberimize Hakk Kur’anda: ‘Biz seni şahit olarak gönderdik.’ buyu- ruyor, çünkü o, kainatta tek’dir, hür oğlu hürdür. Ben ki hürüm, hışım beni nasıl bağlayıp esir eder, ben bu mertebede Hakk’ın sıfatlarından başka bir şey değilim. Beri gel! Hakk’ın fazlı, seni küfür esirliğinden azad etti. Ondan ötürü ki, Allah’ın rahmeti hışmını aşmıştır. Ey Pehlivan! Beri gel, şimdi muhataradan kurtuldun. Sen bir taşdın, Hakk’ın inayet ik- siri, seni inci yaptı. Küfürden, küfür dikenliğinden kurtulmuşsun. Artık Allah’ın safa ve rahmet bahçesinde gül gibi açıl. Sen bensin, ben senim. Ey Muhteşem! Sen Ali oldun, ben Ali’yi nasıl keserim?”
Hakk Kur’anda: ‘Allah’ın rahmetinden ümidinizi kesmeyiniz. Allah, mu- hakkak ki, bütün günahları mağfiret eder.’ ayetiyle mademki ümitsizliğin boynunu vurmuştur. Şu halde günah taat gibidir.
Şeytan uğraşır ki, insan bir günah işlesin de o günah yüzünden kuyuya düşsün.
Şeytan, insanın işlediği günahın taate çevrildiğini görünce, bu an, Şeytan için üzüntülüdür, mübarek olmaz bir an olur.
Cenab-ı Ali dedi ki: “Ey Pehlivan. Beri gel, ben sana kapı açtım. İçeri gel, ilim şehrine gir. Sen benim yüzüme tükürdün, ben sana hediye verdim. Bana eza edene ben böyle hediyeler verirsem, bana sol ayağıyla gelenin, muhalefet edenin, önüne nasıl baş korum? Onu hilmimle nasıl karşılarım? Bana karşı vefakar olanlara ise ne vereceğimi, artık sen bundan kıyas et de anla. Bil ki, onlara, ebedi hazineler, zevalsiz mülkler ihsan ederim.”
!
!97