Page 99 - SEDEF - Hz.Mevlana'dan İnciler
P. 99
!
!
Zülfünün yüzünden gönlümün ayağı çukurdadır. Çünkü zincir gibi halka halka birbirine girmiştir.
Zülfünü yakalayınca hemen elime sarıldı, bırak dedi. Sus, dedim, bugün tutunacak gündür.
!
O açıklayıcı imam, o Tanrı velisi safa ehlinin vücut güneşidir. Yerde, gök- te, mekanda, zamanda Hakla duran o imamın zati, iç ve dış temizliğiyle vasıflanmak vaciptir. Çünkü küfürden, ikiyüzlülükten kurtulmuştur, te- mizdir...
Onun konağı birlik alemidir. Dünyevi ve beşeri sıfatlardan dışarıdır. O, insanın hakikati ve canı gibiydi. Her şey fanidir, fakat can yaşar, ölmez. Onun hareketi kendinden diri olan ezeli varlıktandır. Beka çevresinde dö- ner dolaşır, yaratıkları yaratanın zati gibi o bakidir. Hakkın yüksek sıfatla- rı Ali’nin vasfıdır. Hakkın sıfatları zaten ayrı değildir. O, Tanrı’nın zatine yapışmış o olmuştur. Hani duyduğun lahutun o gizli hazinesi yok mu; işte o odur. Çünkü o, Haktan Hakla görünmüştür. O hazinenin nakdi, tüken- mez ilimdi. İşte o ilimden maksut, yüce Ali’dir. Hakkın hikmetini ondan başka kimse bilmez. Zira o hakimdir, her şeyin bilginidir.
İbtidasız evvel o idi, sonsuz ahir de o olur. Peygamberlere yardım eden o idi, velilerin gören gözü de hakikaten odur. Yüzünün nurlu parıltısı, kendi ziyasından bir güneş yarattı. O, Hak iledir; Hak ondan görünür. Hakka ki, o Hak ile ebedidir.
Ademin toprağı onun nurundan idi. O sebeple meleklerin tacı oldu; Allah- ’ın isimleri ondan belirdi. O temiz ve yüce imamın ilmi sayesinde, Adem, her şeyi anladı. O nur tek olan yaradanın nuru olduğu içindir ki, melekut onun huzurunda secde ettiler. Evet, muhakkak ki, Adem, o imamın nuriy- le bütün ilahi isimleri bildi...
Şit, kendinde Ali’nin nurunu gördü ve yüksek alemi öğrendi. Nuh, kendi- ni yüksek menzile ulaştırıncaya kadar, istediğini hep ondan buldu. Gene ondandır ki kurtuluşa eren Nuh, dehirde gayret tufanını buldu da beladan kurtulmuş oldu. Halil Peygamber, dostlukla onu andı da, ateş ona al lale oldu. Nemrudun ateşi, o Allah’ın dostuna hep gül, nesrin, lale oldu. Gene o idi ki, keyfiyle kendi koyununu İsmail’e kurban etti. Yusuf, kuyuda onu andı da o saltanat mülkünü süsleyen tahtı buldu. Yakup, onun önünde bir-
!99