Page 27 - SAMSUNTOG AKTÜEL 8. SAYI
P. 27
İktidarda kalabilmek için çoğunluğun rızasını kazanmak önemlidir. Çoğunluğun
çıkarı, baştaki yönetimin çıkarına uygun olarak düzenlenir. Yönetici-halk
çıkarları örtüştürülür. Sunum aşamasına gelindiğinde ise manipülasyon devreye
girer. Kitle iletişim araçları aracılığıyla çeşitli propagandalar yapılarak
düşüncenin kabul görmesi sağlanır. Ancak manipülasyon, totaliter rejimle
yönetilebilen toplumlarda gerekli değildir. Daha çok bireysel özgürlüğün
ön planda olduğu demokratik toplumlarda kullanılmaktadır. Bu da
aslında toplumun bireyselliğinin kırılmasını sağlama ve devamında
ortak bir rejime, düşünce yapısına insanları itmektedir.
Özellikle kitle iletişim araçlarının yaygınlaşması ve gelişmesiyle
bazı farklılıklar olması gerektiğini, çoğu olay ve haberin nasıl
olduğuyla ilgili net ve doğru bilgilere ulaşabileceğimizi
düşünürüz. Ama ne yazık ki gazetelerin bunu başarıyla
yaptığı devamında ise televizyonların bunu bir
üst kademeye çıkarmasıyla oluşan bu dayatmalar
artık çok daha yakınımızdalar. Telefonlarımız, yeni
küçük manipülasyon oyuncaklarımız oldular.
Sosyal medyanın ise insanlar üzerindeki
etkisini azımsayamayız.
M e s e l a Her bir gönderiyi kalplememizle bizi
daha çok tanıyan bu sanal evren
n e d e n b a ş k a sadece almak istediğimiz ürünlerin
ü l k e n n reklamlarını önümüze çıkarmakla
kalmayacaktır elbette.
b a ş k a n l ı k İlk zamanlarda sadece iç
s e ç m n d e e t k n manipülasyonla yetinmek
zorunda kalan devletler
r o l a l m a s ı n l a r
ellerine geçen fırsatları
k ? tabii ki iyi
kullanacaklardır.
F a c e b o o k i l e d a h a ç o k
g ü n d e m e g e l e n b u d u r u m
i l k b a ş l a r d a t e p k i t o p l a s a
d a h e r y ü z y ı l d a
k a r ş ı l a ş ı l a n t o p l u m s a l
u n u t m a v e g ö r m e z d e n
g e l m e l e r l e a r k a p l a n a
i t i l i r .
B u k o n u h a k k ı n d a d a h a
ç o k b i l g i e d i n m e k i ç i n
ş i m d i l i k T h e G r e a t h
H a c k ' i i z l e y e b i l i r s i n i z .
G e l e c e k t e d a h a a z
m a n i p ü l a t i f
g ü n l e r e . . .
27