Page 29 - Çatalca'da Eğitim - Sayı 1
P. 29

ce Anzak makineli ve piyade tüfeklerinin attığı mermi   mizin, gazilerimizin yeniden göz göz kanayan yaralarını
             sayısının 948.000 adet olduğu o güne “kara mahşer”   temsil ederler de biz bilmeyiz.
             mi denmeliydi yoksa?.. O cehennemi yaşayan, yaşatan
             Türk askeri gül kokusu alırken etraflarına ise barut, kan,   Adalar Denizi’nden ılgıt ılgıt esen rüzgârlar, barışın
             ceset ve yanık kokuları yayılıyordu.         sembolü zeytin ağaçlarının dallarını okşarken orada
                                                          kanlı muharebelerin yapıldığını, hayat ve ölüm tezadı-
             Gelibolu Yarımadası’ndan karadan da geçemeyeceğini   nı anlamakta zorlanır insan. Öyle ki 1915 yılında kana
             anlayan İtilaf askerleri siperlere yerleşti. Akdeniz Sefe-  bulunan derelerin, sahilden elli metre açığa dek kırmızı
             ri Kuvvetleri Komutanı Ian Hamilton Ağustos ayında   olan denizin, hallaç pamuğu gibi atılan, göğe savrulan
             “son bir umut” diyerek Anafartalar’a çıkarma yapılmasını   tepelerin, vadilerin yok olduğu o dünyevi cehennemin
             emretti. Ancak kendisine sonradan “Anafartalar Kahra-  burada yaşandığına inanamazsınız.
             manı” unvanı verilecek olan Albay Mustafa Kemal Bey
             İtilaf Kuvvetlerini karşılayıp bir kez daha durdurdu.   106 yıl sonra dahi her yağmurun ardından hala topra-
             İtilaf güçlerinin son umutları da tükenince artık bir kez   ğın bağrından insan kemiklerinin, mermilerin çıktığı o
             daha anlamışlardı; Çanakkale’nin hem karadan hem de   topraklara şimdilerde “insanı titreten topraklar” diyorlar.
             denizden geçilemeyeceğini…                   Çünkü oraya her gittiğinizde, rüzgârın başka türlü esti-
                                                          ğini, dalgaların başını kıyılara bir başka vurduğunu, top-
             Yazdan sonra sonbaharın gelmesi ve yaklaşan kış mevsi-  rak vatan olsun diye daha hayatlarının baharında, nice
             min ağır şartlarında çaresizlik içinde, Arıburnu’ndan 22   gençlerimizin toprağa kavuşmasıyla o toprakların titre-
             Aralık’ta, Seddülbahir’den de 9 Ocak 1916’da çekilirler-  diğini yakından hissedersiniz, öyle diyordu ya şair; “Ey
             ken tarih ise şu yargıyı not düşüyordu:      toprak için toprağa düşmüş asker!”

             “ÇANAKKALE GEÇİLMEZ!”                        O asker ki, Balkan Harbi’nde vatanın alnındaki kara le-
                                                          keyi temizlemiş, Türkiye’nin ön sözünü Çanakkale’de
                                  *
                                                          yazmış, bunu da tarihe sığmayarak yapmıştır. Yitirilen
             Çanakkale’ye tam on yedi kez gelen, muharebeler başla-  57.307 hayatla, toplam  250 bin kayıpla vatan yeniden
             madan beş aylık yiyecek stoku yapılmasını isteyen Baş-  hayata dönmüştür. 1915’ten beri her dem söylenen ve
             komutan Vekili Enver Paşa, bölgede ikmal yollarını açık   bundan sonra da her daim söylenecek olan o söz, vatanı-
             tutmaya, her türlü imkânı buraya sevk etmeye çalışmıştı.   mıza göz dikenlerin kulaklarında “Çanakkale geçilmez!”

             Ulaşım yollarının alternatifli olduğu, verimli bölgelere   diye çınlıyor ve çınlayacaktır. Ne ki, bu destur hem hain-
             yakın yer alan Gelibolu Yarımadası’nda bazılarının dedi-  ler hem de düşmanlar tarafından iyi bilinmelidir.
             ği gibi ve devletimize hiç yakışmayan Irak Cephesi’ne ait   Zira, onlar “Çanakkale Ruhu”nu çok iyi tanırlar…
             o yemek listesinin tam aksine, Çanakkale’de yiyecek sı-
             kıntısı çekilmediği gibi çayhanelerde toplam 1.5 milyon
             çayın dağıtıldığı, tonlarca sardalya balığın yendiği, kuru-
             yemişin, etin, tatlının eksik olmadığı yemek öğünleri as-
             kere sıklıkla verilmişti. Yine de kısa bir süre için de olsa
             özellikle Temmuz ayında yiyecek sıkıntısı yaşanmıştı.

             Öyle bir destan yazılır ki Çanakkale’de, Balkan Harbi’n-
             de on beş günde Çatalca’ya çekilen ordu adeta meza-
             rından doğrulan ölüler misâli yeniden canlanmış, hayat
             bulmuş, küllerinden doğan Anka kuşu gibi cengâverli-
             ğini hatırlamış, tarihe şanlı bir sayfa daha eklemeyi bil-
             miştir.
                                  *
             Her bahar geldiğinde dallar çiçeklenirken, kırlar yeşile
             boyanırken, kırmızı kırmızı hayat iştahını yansıtan ge-
             lincikler görürsünüz. Onlar aslında her bahar şehitleri-


                                                                                            2021/1   29
   24   25   26   27   28   29   30   31   32   33   34