Page 5 - dergiiiii
P. 5

Toplumların Gelişmesinde Öğretmenlik Mesleğinin Önemi





      Eğitim  sistemlerinin  temel  amacı  o  ülkenin  nitelikli  insan  gücünü  yetiştirmek  ve  yurttaşlarına
      vatandaşlık  eğitimini  vermektir.  Bunu  gerçekleştirebilmek  için  her  eğitim  sistemi,  yetiştireceği  insan
      modelini, sahip olduğu eğitim felsefesi ve insan gücü politikası ışığında saptayarak eğitim etkinliklerini
      bu  amaca  göre  düzenlemektedir.  Temel  toplumsal  kurumlardan  birisi  olan  eğitim,  bütün  toplumların
      temel  sorunlarının  başında  yer  almaktadır.  Bu  temel  sorunun  ana  öznesi  de  hiç  kuşkusuz
      öğretmenlerdir.
      Öğretmen güvenilir kişidir, yedek velidir, öğrenci danışmanı, meslektaş ve toplumsal katılımcıdır. Bir
      ülkenin geleceğinin mimarı, öğretmenlerdir. Mühendisini, doktorunu, avukatını, öğretmenini, askerini,
      polisini,  şoförünü,  kısacası  toplumun  her  kesiminde  hizmet  veren  insan  gücünü  yetiştirenler  hep
      öğretmenlerdir.  Ülkelerin  kaderlerinde  öğretmenler  çok  önemli  roller  oynar.  Öğretmenler,  eğitim
      sisteminin  en  temel  öğesidir.  Bir  ülkenin  kalkınmasında,  nitelikli  insan  gücünün  yetiştirilmesinde,
      toplumdaki  huzur  ve  sosyal  barışın  sağlanmasında,  bireylerin  sosyalleşmesi  ve  toplumsal  hayata
      hazırlanmasında, toplumun kültür ve değerlerinin genç kuşaklara aktarılmasında öğretmenlerin başrolü
      oynar. Yeni nesillerin niteliği de hiç kuşkusuz onu yetiştiren öğretmenlerin niteliği ile özdeştir. Kısaca
      öğretmen, insan mimarı, insanın kişiliğini biçimlendiren bir sanatkâr olmaktadır.
        Gelişmiş  toplumların  gelişim  süreçlerine  baktığımızda  eğitimin  ve  onun  en  önemli  öğesi  olan
      öğretmenlin  yerini  açıkça  görmekteyiz.  Bir  ülkenin  en  büyük  zenginliği  sağlıklı  ve  eğitimli  insan

      gücüdür.  Gençlerine  nitelikli  eğitim  veren  uluslar  geleceğe  güvenle  yürümekte  ve  kısa  sürede
      kalkınmaktadır.  Bununla  ilgili  olarak  birçok  tespit  yapmak  mümkündür.  Ben  çok  etkilendiğim  “Beyaz
      Zambaklar  Ülkesi”  adlı  eserden  hareketle  Finlandiya’nın  gelişim  sürecini  örnek  vermek  istiyorum.
      “Beyaz Zambaklar Ülkesi” Fillandiya’nın 1800’lü yıllardaki kalkınma macerasını anlatır. Bence dikkatle
      okunması gereken önemli bir eserdir.
      Finlandiya’nın kaderini değiştiren 1806 ve 1881 yılları arasında yaşayan büyük bir bilim adamı, derin
      bir  filozof  ve  ünlü  bir  siyasetçi  olarak  nitelendiren  Snelman’dır.  O,  bir  avuç  genç  öğretmenle  birlikte
      halkın  eğitilmesi  ve  eğitiminin  yaygınlaşması  amacıyla  seferberlik  ilan  eder.  Bir  ülkenin  eğitimle
      kalkınacağını bilen Snelman, yaz tatilinde çevredeki öğretmenleri bir merkezde toplayarak seminerler
      düzenler.  Baştan  ilgi  görmeyen  çalışmalar,  Snelman’ın  ikna  edici  konuşmalarıyla  başarıya  ulaşır.
      Böylece eğitimde değişim ve gelişim gücüne inanan öğretmenler büyük bir şevkle çalışmalara katılır ve
      daha  sonra  okullarında  öğrencilerini  yeni  yaklaşımla  eğitmeye  başlar.  Kısa  sürede  Finlandiya
      Avrupa’nın en gelişmiş ülkelerinden birisi olarak karşımıza çıkar.
        Aslında  çok  da  uzaklara  gitmeye  de  gerek  yok  Cumhuriyetimizin  kuruluş  aşamasındaki  kalkınma

      hızımızı,  Ulu  Önderin  eğitime  verdiği  öneme  borçluyuz.  Mustafa  Kemal  Atatürk,  vatanı  ve  milleti
      kurtarmaya karar verdiği zaman iki düşmanla karşı karşıyaydı. Biri vatanı işgal eden devletler, ikincisi
      de  milleti  her  türlü  felakete  ve  yoksulluğa  sürükleyen  cehaletti...  Bu  durumda  Kurtuluş  Savaşı’yla
      birlikte bir de uygarlık savaşı vermek gerekiyordu. Çünkü cehaletle, ilkellikle savaş, vatanı işgal eden
      düşmanla  savaş  kadar  önemliydi.  Onun  için  Mustafa  Kemal  Atatürk,  vatanın  ve  milletin  gerçek
      kurtuluşunu  eğitimden  ve  bu  eğitimi  verecek  öğretmenlerden  bekliyorlardı.  Bu  nedenle  eğitime,
      öğretmene, okula, bilgiye ve bilime çok önem veriyorlardı.
      Kurtuluş  Savaşı’nda  düşmanın  Polatlı’ya  gelip  dayandığı  sırada,  Atatürk  bir  tarafta  ordusunu  23
      Ağustos’da  başlayacak  Sakarya  Meydan  Savaşı’na  hazırlarken  öte  tarafta  15-17  Temmuz  1921
      tarihinde  Ankara’da  Millî  Eğitim  Kurultayını  toplamış  ve  cepheden  gelip  kurultaya  katılarak  yaptığı
      konuşmada:
      “Yüzyıllar  süren  derin  bir  umursamazlığın  devlet  yapısında  açtığı  yaraları  sarmak  için  gerekli  olan
      çabaların en büyüğünü, hiç kuşkusuz eğitim alanında, esirgemeden göstermek gerekir.”
      “...tam bir dikkat ve özenle işlenip çizilmiş bir millî eğitim programı yapmak ve eldeki eğitim
   1   2   3   4   5   6   7   8   9   10