Page 23 - end
P. 23

Anksiyete Nedir?



              Bugünlerde kitap kapaklarında, sosyal medyada, sohbetlerimiz arasında geçen ancak kavranmamı  ve
              üzerine konu ulmayan bir hastalık; anksiyete bozukluğu.
              Kaygı bozukluğu olarak da bilinen bu psikolojik hastalık sadece Amerika’da 40 milyon yeti kini, 13-18
              ya  arasındaki genç nüfusta ise her üç gençten birini etkilemekte.

              Türkiye Psikiyatri Derneği Yaygın Anksiyete Bozukluğunu “sürekli, a ırı ve durumla uygun olmayan bir
              endi e durumu” olarak tanımlıyor.
              Psikolojide anksiyete olarak bilinen kaygı ise, tehlikeli durumlarda “vücuda meydan okumaya hazır
              olması gerektiğini haber veren” sinyal olarak tanımlanır. İnsanların günlük hayatında belli bir miktarı
              ba arıyı getiren “kaygı”, anksiyete hastalarında ya amlarını olumsuz etkileyecek seviyededir, ki iler
              tehlike yokken dahi tetiktedir ve bu durumun farkında olsalar dahi buna engel olamaz ve sakinle eme-
              zler.

              Kaygı bozukluğu psikolojik bir hastalık olmasına rağmen  ziksel seviyede de ki iyi etkilemekte ve hayat
              kalitesini dü ürmektedir. Bu belirtiler: nedensiz yorgunluk, hızlı nefes alıp verme, ba  ağrısı ve kas
              ağrıları, yutma güçlüğü, titreme ve seğirmeler, terleme, tahammülsüzlük, bulantı, sersemlik hissi, sıcak
              basması, toplum içinde konu maktan ve yemek yemekten çekinmek, insanların sözleri ile zihnini
              me gul etmek gibi yakınmalardır.

              Bilim dünyası anksiyete bozukluklarının nedenini tam olarak anlayabilmi  olmasa da günümüzde bazı
              travmatik deneyimlerin, ona eğilimli olan ki ilerde anksiyeteyi tetikleyebileceğine inanılmaktadır.
              Genetik özellikler de ayrıca anksiyetenin meydana gelmesinde rol oynayabilir ve kimi zaman alı ılanın
              aksine zihinsel bir hastalıktan ziyade  ziksel bir hastalığın ilk belirtisi olabilir.


              Anksiyete bozukluğundan yakınan bireyler yardım için psikiyatrist veya psikologlara görünmeli ve her
               eyden önce gerçekçi beklentiler içinde olmalıdır.  İlaç kullanımı gerekip gerekmediği doktorlar
              tarafından belirlenir ve birey yönlendirilir. Beraberinde diğer psikiyatrik hastalıkların olması, ba langıç
              ya ının erken olması, ki inin tedavi isteği gibi birçok etken tedavinin ba arısını etkilemektedir. Bu
              a amada doğru psikolog veya psikiyatristi bulmak da önem arz etmektedir.

              Bir ki i aynı anda bir veya daha fazla anksiyete bozukluğu ya ayabilir. Ayrıca buna depresyon veya
              bipolar bozukluk gibi diğer akıl sağlığı durumları da e lik edebilir. Terapist Nancy B.Irwin depresyon ve
              anksiyetenin bağlantısını  öyle özetlemi tir: “Depresyon ve anksiyete bir madalyonun iki yüzü gibidir.
              Depresif olmak kaygıya, kaygılı olmak da depresyona yol açar.”
   18   19   20   21   22   23   24   25   26   27   28