Page 55 - Yürüyüş Dergisi 63. Sayısı...
P. 55
çocuğu olan Halil, 12 Eylül öncesinden beri devrimci müca-
delede yer aldı. Son olarak Ankara Silahlı Devrimci Birlikler
Komutanlığı görevini sürdürürken şehit düştü.
Solmaz KARABULUT, 1965 Balıkesir Bigadiç doğum-
luydu. Okul yıllarında tanıştığı devrimci mücadelesine öğ-
retmenliğinde de devam etti. Bir süre Ankara’da tutsak kaldı.
Ali Yılmaz Fikri Keleş Halil Ateş Solmaz Karabulut Cezaevinden çıkar çıkmaz, mücadeleye hazırım diyen Solmaz,
Ali YILMAZ, Fikri KELEŞ, SDB savaşçısı olarak şehit düştü.
Halil ATEŞ, Solmaz KARABULUT Fikri KELEŞ, 1969 yılında Sivaslı bir emekçi ailenin
Ankara Dikmen’de bir Devrimci Sol üssü 4 Mayıs 1992 çocuğu olarak İstanbul Çağlayan’da doğdu. 1989ʼda katıldığı
tarihinde polis tarafından kuşatıldı. Çatışmalar sonunda dört mücadelede gecekondu mahallelerinde çalışmalar yaptı. SDB
savaşçımız şehit oldu. Halil Ateş ve Ali Yılmaz kuşatmayı savaşçısı olarak şehit düştü.
yarıp çatışmayı sokaklarda sürdürerek şehit düştüler. Ali YILMAZ, 1971 Kastamonu doğumluydu. Önce mahalli
Halil ATEŞ, 1960 Sivas Zara doğumluydu. Bir işçi ailesinin bölge çalışmalarında yer aldı. 1991’de SDB savaşçısı oldu
ve görevi başında şehit düştü.
KAYBEDİLDİLER: Deniz GEZMİŞ,
Soner GÜL, Hüseyin İNAN,
Hüsamettin YAMAN Yusuf ASLAN
Dev-Gençli’ydiler. So- 6 Mayıs 1972ʼde
ner, Cerrahpaşa Tıp Fakül- Ankaraʼda idam edilen
tesi öğrencisiydi. Hüsamet- İnan, Gezmiş ve Aslan,
tin İstanbul Üniversitesi 1960ʼların sonlarında
Soner Gül Hüsamettin Yaman Deniz Gezmiş Hüseyin İnan Yusuf Aslan
öğrencisiydi. 4 Mayıs gelişen mücadelenin
1992’de İstanbul’da gözaltına alındılar ve bir daha on- içinde yer alan, önder nitelikleriyle öne çıkan devrimcilerdi. Bu
lardan haber alınamadı. mücadele içinde önlerine devrim hedefini koyduklarında, devrimi
gerçekleştirmek için gençlik örgütlenmesinin ötesine geçerek,
devrimci bir cüretle Türkiye Halk Kurtuluş Ordusuʼnu oluşturup
Bobby SANDS
silahlı mücadeleye başladılar.
IRA önderlerinden biriydi. IRA’nın tutsak
12 Mart cuntası koşullarında tutsak düştüler. Mahir Çayan ve yol-
üyelerinin hapishanelerdeki Tek Tip Elbise
daşları, onların idam edilmesini önlemek için Ünye radar üssündeki
ve tecrit uygulamalarına karşı başlattıkları
üç İngiliz ajanını kaçırıp bu eylem içinde Kızıldereʼde şehit düştüler.
açlık grevinde, Bobby Sands 5 Mayıs
Deniz, Yusuf ve Hüseyin de 6 Mayıs 1972ʼde Ankara Merkez
1981ʼde, direnişin 66. gününde şehit düştü.
Kapalı Cezaevi avlusunda idam edildiler. Üç devrimci, darağaçlarında
Bobby Sands Sands, açlık grevini sürdürürken yapılan son nefeslerinde halkın kurtuluş mücadelesine bağlılıklarını ve
seçimlerde parlamento üyeliğine seçilmiş,
inançlarını haykırırken, tarihe şu çağrıyı bıraktılar: “Bütün Yurt-
fakat İngiltere hükümeti bunun üzerine tutsakların seçilme
severler: Şerefsiz yaşamaktansa şerefle ölmek, yalvarmak yerine
hakkını da ellerinden almıştı. Bu direnişte toplam dokuz
zora başvurmak, başkasına değil kendine ve kendin gibi olanlara
İrlandalı yurtsever şehit verildi. Belfast’ta bir duvar
güvenmek, nerede ve nasıl olursa olsun, hainlere boyun eğmemek
yazısında, şehitlere ilişkin şöyle yazıyordu: “They May
parolamızdır.” Bugün Marksist-Leninistlerin önderliğindeki anti-
Kill The Revolutionary, But Never The Revolution” (Onlar
emperyalist, anti-oligarşik mücadelede, onların çağrısına verilen
devrimcileri öldürebilirler ama devrimi asla!)
tek devrimci cevap olmaya devam ediyor.
Anıları Mirasımız
orada vurulup düşüyorum.
Son nefesimi verirken, en çok acı çektiğim anda, biri elimi
SILA ABALAY'IN TUTSAKKEN YAZDIĞI YAZI tutuyor. Gözlerimi açıyorum, Şafak abi... Sımsıkı sarılıyorum ona,
“Ne Kadar Çok Seviyoruz Birbirimizi Değil Mi? elimde değil eminim denize akan nehir gibi akar gözyaşlarım.
Sevgi Ölümü Nasıl Da Yeniyor” Siliyor abim gözyaşlarımı, “Hoş geldin! Nerede kaldın”
Nasıl bir özlem nasıl, bir sevda ki bu, “çok özledim çok ama diyor. “Çok özledim” diyor, ben öyle mutluyum ki konuşamıyorum.
çok seviyorum” demek yetmiyor. Yutkunamıyor insan kelimeler Tekrar sarılıyor Şafak abi uzunca, sımsıkı. Konuşacak çok
boğazda diziliyor, ben birini düşünürken öyle hızlı çoğalıyor ki şeyimiz var, diyor ve başlıyoruz yürümeye. Yolda bana gençliği
kavuşacaklarım, insan koşarak katılmak istiyor bu kervana. Bir
soruyor, neler yaptığımızı... Kimleri nasıl eğittiğimizi soruyor.
yer hayal ediyorum cennet değil. Yıldızlar öyle parlak, öyle
“Gözüm hep sizin üzerinizdeydi” diyor. Anlatıyorum uzun uzun
derin, bütün dileklerimizin orada olduğu bir yer. Vurulduğumu
her şeyi. Kızıyorum ona niye beni de yanında götürmedin diye,
hayal ediyorum, düşmanın beyninde en büyük zararı vererek
“Senin daha yapacak işlerin vardı” diyor.