Page 59 - Yürüyüş Dergisi 60. Sayısı...
P. 59
Öğretmenimiz
Öğretmenimiz
Emperyalizmin, oligarşinin korkusunu,
halkın bağımsızlık umudunu büyüttük, büyütmeye devam ediyoruz.
Kuruluş tarihimiz Kızıldere’dir. Devrim zaferimizin tarihi de Kızıldere olacak!
30 Mart 1972’de Kızıldere’de katledildiler.
Katillerin çağrısına Mahir’in “Biz buraya dönmeye değil ölmeye geldik” haykırışı,
Türkiye devrim manifestosunun ilanıydı. Fiziki olarak yok edildiler ama yenilmediler.
Düşmanın salyalar akıtarak “sonlarını getirdik, bitirdik” sevinç çığlıkları boşunaydı.
Son değildi, yeniye evrilmenin başlangıcı, DS’nin, P-C’nin kuruluş ilanıydı.
Dünya devrim mücadelesinin bize gösterdiği, sınıf mücadelesinin acımasızlığı üzerinde,
en önde yürüyen en iyilerin ödediği ağır bedellerin feda ruhu cüretiyle
devrimin kazanılmasıdır.
Mahirler, Anadolu’da M-L proleter fedakarlığın, ilk feda ruhuyla devrim emrini veren
bedelin, ölmek ama asla teslim olmamak, militan mücadelenin proleter öncü devrimciliği ile
rahat devrim hayalini, pasifist, teslimiyetçi, düzen içi “devrimciliği, solculuğu”
şiddetle reddeder. Sınıf kininin M-L bilimsel sosyalizm değerleriyle yaşayan
proleter yaşam tarzı tek devrimci yaşam tarzıdır.
Devrimci mücadelenin savaş alanı her yerdir. “Devrimcinin görevi devrim yapmaktır.”
Bu görevin tatil alanı olmaz. Bulunduğu her alan düşmanla çatışma alanıdır. Sınıf
mücadelesi, savaş gerçekliği perspektifiyle, revizyonist, reformist, oportünist sol teslimiyeti
tercih edelim, Mahir’in tutsak öğrencileri, hapishaneleri de çatışma alanına çevirdiler.
Silahları artık bedenleriydi. Bedenlerini silah yapıp faşist cuntanın teslim alma çemberini
parçalayıp zaferini, devrimci iredenin teslim alınmazlığını ilan ettiler.
Dünya emekçi halklarına yeni bir direnme silahı armağan ettiler.
Bu yanıyla 1984 Ölüm Orucu, hapishanede devrimci hareketin önder ve
militan öncülleriyle ikinci bir Kızıldere manifestosu ilanıdır. Oportünist, reformist
teslimiyetçi sol, faşist cuntanın ağzıyla rezil teslimiyetinin; militan,
teslim olmayan iradesine yüzsüzlükle saldırmaya başladı. Tükenmişliğini, çürümüşlüğün
içinde debelenmeyi sürdürürken devrimci hareket devrimci militan savaşta büyüyordu.
1989’da tıpkı Mahir gibi hareketin önderinin firarla kendini özgürleştirip sıcak mücadele
alanına koşması, devrimci hareketin militanlarına, ilerici, devrimci halkımıza
büyük bir moral güç oldular.
Ve kesintisiz devam etti Kızıldere...
12 Temmuz’la,
16-17 Nisan’la,
Bağcılar’da, Dersim’de, Balgat’ta Cepheliler’in olduğu her yerde,
her Cepheli ile devam ediyor...
Emperyalizmin ve oligarşinin korkusu, halkın bağımsızlık umudunu büyüttük,
büyütmeye devam ediyoruz! Kuruluş tarihimiz Kızıldere’dir!
Devrim zaferimizin tarihi de Kızıldere olacak!