Page 46 - 79.SAYI TASLAK SON
P. 46
mavi köşe dişhekimi
BEHÇET AMCA NEDEN KENDİNİ
EVE KAPATTI?
Üst katta oturan Behçet Amca “Oğluuum, Barıııışşş… bir
ortalarda görünmüyordu, yalnız dakika gelir misin?”
yaşayan biriydi. Eşini yıllar önce “Hemen geliyoruuuum,”
kaybetmişti. Annemle babam
merak etmişlerdi. “Git kapısını çal
bakalım, iyi mi?” dediler. Bir koşu Beni içeri davet etti, şeftali
çıkıp zile bastım. suyu ikram etti. Gözlerini koca-
Önce tıkırtılar geldi, sonra en üst man kocaman açarak anlatmaya
kilit açıldı “klik klik klik…”, sonra başladı.
Dişhekimi ortadaki “trak trak trak…”, en “Bak evlat… Bilirsin, toru-
Mavisel YENER son da alttakinde döndü anahtar. num yok; seni torun gibi
maviselyener@gmail.com Beklemekten sıkılmıştım ki, kapı severim. Sana bir şey desem, kim-
aralandı: seye söylemesen…”
“Oooo, benim yakışıklı oğlum “Aaa, tabii söylemem
gelmiiiş… buyur, gel.” Behçet Amca. Ben sır tutmayı iyi
“Yok girmeyeceğim Behçet Amca, bilirim.”
annemler merak etmiş seni. Birkaç “Annene de demek yok
gündür görünmüyormuşsun, iyi ama, tamam mı?”
misin?” “Söz! Ona da söylemem!”
Behçet Amca’nın yanıtı kısaydı: Behçet Amca rahatlamış
“Sağ ol oğlum, iyiyim. Dersler gibi, koltuğunun arkasına yas-
nasıl bakalım?” landı. Kısık bir sesle anlatmaya
“Dersler iyi deee… Sen alışveriş başladı. Önceki hafta geliniyle
için falan hiç çıkmayınca, babam oğlu Behçet Amca’yı ziyarete
dedi ki ‘Git sor bakalım’ Bir şey gelmiş. Ona bir de armağan ge-
lazım mı?” tirmişler. Şöyle gıcır gıcır, bağcıklı
“Yok yok, değil, sağ olasın. Selam bir ayakkabı. Behçet Amca yarım
söyle babanlara.” ağızla teşekkür edince de “Sen
Behçet Amca oldukça durgundu. bizim getirdiğimizi giymez sak-
Aslında, oldum olası sessiz ve larsın şimdi; saklayıp da mezara
suskun biriydi. Onu evden çıkmaz mı götüreceksin,” deyip, Behçet
hale getiren neydi, ben de merak amcanın bütün eski ayakkabılarını
etmiştim. Göz altları şiş şişti. toplayıp eskiciye verivermişler.
Uykusuz görünüyordu. Behçet Amca diyememiş bir
Behçet Amca “Selam söyle ba- şeycik. O gece sabaha kadar
banlara,” derken gözümün içine ayakkabıların bağcıklarını bağla-
öyle bir bakmıştı ki, başka soru maya uğraşmış. Tam “oldu,” der-
sormaya çekindim. Daha fazla ken, evin içinde biraz yürüyünce
kurcalamanın anlamı yoktu, iyi düğümler çözülüyor, sarkan
günler dileyerek ayrıldım kapıdan. bağcıklara takılmaya başlıyor-
Koşarak indim merdivenleri, bizim muş. Bağcıkları çıkarıp da giymeyi
kapıya gelmiştim ki yukarıdan sesi denemiş, bu defa da ayağından
duyuldu: çıkıveriyormuş. Bu yaşa gelip de
46