Page 47 - 79.SAYI TASLAK SON
P. 47
dişhekimi
dişhekimi
ayakkabı bağlamayı öğrenmediğini oğluyla gelini ki…”
bir duyarsa, onu tefe koyarlarmış. Behçet Amca yeniden eğildi bağcıkları bağlamaya.
O güne kadar hep bağcıksız ayakkabı satın alırmış O sırada bir ses duyuldu “Caaarttttt…”
meğer. Dışarı çıkacak başka ayakkabısı kalmayınca Behçet Amcanın pantolonu bu gerilime dayan-
evde hapis kalmış. amamış arka dikişi sökülüvermişti. Behçet Amca
“Benimle alay edersin sen şimdi…” dedi. poposunu tuta tuta içeri giderken homurdanır gibi
“Hayır, neden alay edeyim? Ayakkabılarımı bağla- konuştu:
mak bana da çok zor gelirdi Behçet Amca. Ben “Bekle, değişip geleyim.”
sana öğretirim, kimseye de söylemem; hadi getir Eşofmana benzer daha rahat bir şey giyip geldi.
ayakkabılarını…” Ayakkabı bağlarken ayağını dayayacağı yüksekçe
“Annene seslen, ‘Behçet Amcayla oturuyoruz’ de, bir yer bulmakta yarar olduğunu keşfetmiş, bunun
merak etmesin seni.” için alçak bir tabure getirmişti. Ayakkabıları yeni
den giydi:
“Çözeyim de yeniden bağlayayım, bakalım kendi
Ona düğüm atmayı öğrettim önce, sonra da tek kendime yapabilecek miyim…”
fiyonklu bağcık atmayı gösterdim. Behçet Amca
istekli bir öğrenciydi ama çok yetenekli olduğu
söylenemezdi. Gösterdiklerimi yapmaya uğraşırken Birkaç gün Behçet Amcanın bakkal alışverişini ben
bir yandan da söyleniyordu: yaptım. Her gittiğimde, bağcık dersimize çalışıyor-
“Ahh, yıllardır utandım, kimselere diyemedim ‘ayak- duk. Annem, romatizması yüzünden çıkamadığını
kabı bağlamayı bilmem ben, öğretir misin?’ diye. sanıyor, her gün ona yemek gönderiyordu. Onunla
Botlarımı bağlayamıyorum diye askerde az mı azar beraber bir saat geçirmem de hoşuna gidiyor, “Afe-
işittim. Neyse ki orada Nihat vardı, beni ezdirmedi. rin oğluma, yaşlıları yalnız bırakmamak gerek…”
Kimseye göstermeden bağlardı. Kim bilir nerelerde diyordu.
şimdi. Yaşıyorsa, kulakları çınlasın…” Behçet Amca tek fiyonktan çift fiyonk dersine
“Hadi bir daha bağla bakalım Behçet Amca, sonra geçtiğimiz gün gelinine telefon etti:
anlat askerlik anılarını…” “Kızım, bana aldığınız o siyah ayakkabı pek rahat,
Söylenmeye devam ediyordu: kahverengisi de varsa alabilir misiniz? Parası neyse
“Hayatım boyunca eziyet çektim şu uğursuz veririm…”
bağcıklar yüzünden. Ayakkabını hooop diye ayağı-
na giymek varken, kim icat etmiş böylelerini bilmem
47