Page 48 - Yürüyüş Dergisi 48. Sayısı...
P. 48
düşünmeliyiz. Belki yetiştirememiştir, belki çok TUTSAKLARDAN-1:
yorgundur veya kendimi iyi ifade edememişimdir
Son dönemde kitap, yayın ve mektupla ilgili sorunlar had safada.
diye düşünmeliyiz. Yeni yöntemler bulmalıyız.
Biliyorsunuz 10 kitap sınırlaması getirmişlerdi. Şimdi ek olarak kültür
Sorunu büyütmek yerine, sorunu nasıl çözerim
diye düşünmeliyiz. sanat ve mizah dergilerini de kitap sayacaklarını söylediler. Bu
durumuyla birkaç dergimiz varsa kitap hakkımız dolmuş fazla kitap
Güveneceğiz
olmuş oluyor. Diyorlar ki bunları çöpe atın ya da ailenize gönderin.
Yoldaşlarımızın sahiplenmesine güveneceğiz. Hücre dışında depoda bulunan kitapları da çıkarın yoksa yeni gelen
İçimizde bir kaygı oluşmamalı. “Benim yol- kitaplarınızı vermeyeceğiz dediler. Tabi bu neyin kararıdır, nereden
daşlarım beni her koşulda kesinlikle sahiplenir” çıktı bu dedik. Yazılı bir karar istedik verilmedi. Yani anlayacağınız
diye düşünmeliyiz. Evet kendine güven bir yanı yeni bir keyfi uygulamayla karşı karşıyayız. Bunun dışında gönderdiğiniz
da yoldaşlarının sahiplenmesine güvenmektir. ve bize gelen mektuplarda sansür ve el koymalar o kadar çoğaldı ki
Onlar dışarıda bizim sesimiz olup bizi kesinlikle neredeyse mektup gönderemez ve alamaz hale geldik.
sahipleneceklerdir. Evet sorunlar mutlaka çıka-
Yazılı ve sözlü bu sorunların çözülmesine yönelik taleplerimiz
caktır ama biz sorunları çözmek için emek har-
cevapsız kaldı bugüne kadar. Bu nedenle günlük kapı dövme eylemi
cayacağız. Şikayet etmeyeceğiz. Şikayet etmek
başlattık. 22 Aralık Cuma günü yine kapı dövme eylemi yaptık.
kendini misafir görmektir. Şikayet değil sorunu
Ancak bu sefer saldırıya uğradık ve işkence yapıldı. Olayı size an-
sahiplenip çözeceğiz.
latmak istiyorum.
Yoldaşlık Emektir
Ben ve aynı hücrede benimle kalan Hasan Farsak’la beraber
Birbirinin olumlu yönünü büyütüp olumsuz içerideydik. Umut Gündüz Altun havalandırmadaydı. Kapı döverken
yönüyle savaşmaktır. Birbirini çıkarsızca bir anda gardiyanlar havalandırmaya açılan kapıdan girdiler. Umut’u
sevip, birbirimiz için bedel ödemektir. Her da sürükleyerek getirdiler. Birkaç saniye de yüz yüze geldik. Umut’a
daim onu yanında hissetmektir. Dışarıdaysak, saldıranlara yöneldim, ellerinden çekmek için. 4 -5 kişi bana saldırıp
hapishanedeki yoldaşlarımızı sahiplenmektir. yüz üstü yere yatırıp vurmaya başladılar. Kollarımı büküp ters
İçeride hapishanedeysek, dışarıdaki mü- kelepçe taktılar. Arada biri “kolunu kırarım bak” deyip duruyordu.
cadeleyi göğüsleyip yoldaşlarının yanında ol- O arada sopa kırılma sesi geldi ama yüzüm kapıya dönük olduğu
maktır. için ne olduğunu anlayamadım. “İnsanlık onuru işkenceyi yenecek”
Sayı: 48
Yürüyüş sloganı atıyorduk sürekli. Biri “bunları yukarı götürün” dedi. Bizi
“Aynı karından doğmadık
7 Ocak sürükleyerek süngerli hücreye götürdüler. Bu sürükleme esnasında
Ama bizden öte kardeş yoktur
2018
dizlerimde, dizüstü ve altında yaralanmalar oldu. Malta’da sürük-
Yoldaş olduk baş eğmedik
lerlerken elbiselerimi de çekiştirdiler. Biri büyük ihtimal yakadan
Zulme karşı dimdik durduk” (İlle Kavga) çekince boğazım sıkıldı. Nefes alamadım, bu iki defa tekrarlandı.
Kan bağı değil, esas olan aynı yolda yü- Ayağa kaldırmak istediler kalkamayınca yere yatırdılar. Arkadan
rüyüp aynı düşünceler uğruna bedel ödemek gelen biri “yatırmayın, kaldırın” dedi. Zorla ayağa kaldırdılar. Sün-
mücadele etmektir. gerliye götürürlerken bazı yerlerde “kamera var vurmayın” falan
Kısaca böyle seninle sohbet etmek istedim. diyorlardı. Sürgerli hücrenin önüne gelince ayakkabı çıkarıp hücreye
attılar. Hücrede Fatih Özgür Aydın vardı. Umutla Hasan’ı da yan
Sen de herkese çok selam söyle
taraftaki süngerli hücreye koydular. Fatih’in şakağı çok kötü mo-
Sevgilerle
rarmıştı. Hücreye girip “her şeyin sorumlusu bu diye saldırmışlar.”
Bergün Onu korumak isteyen Hasan Öztürk ve Hüseyin Kaşkır’a da saldır-
mışlar. İkisi de kalp hastası ve yaşlı arkadaşlar fenalaşmışlar zaten.
PROMETHE
Süngerlide öksürük başladı bende. Özgür ensemin kan içinde
ağzımı tıkayın çığlıklarımı boğun olduğunu söyledi. Öksürük çoğaldı, nefesim kesiliyor kusacak gibi
canım daha çok bağırmak isteyecek
oldum. Ayakta duramadım çömeldim. Sürekli kusacak gibi öksürü-
vurun yumruklarımı zincire
yordum. Bu arada gelip Özgür’ü götürdüler. Ayağa kalkamıyor
canım zinciri daha çok kırmak isteyecek
sürekli öksürüyordum. Kelepçeyi açıp dışarıya çıkardılar, ayakkabımı
etimi parçalayın
verdiler. Revire götürdüler oradan. “Bir şey yok oranın havasındandır”
kemiklerimi dağıtın
diyordu biri. “Ne oldu hasta mısın astımın mı var? gibi bir sürü
bayrağım olacak kanım
soru soruyorlardı. “Kafanı bir yere mi vurdun” diye sordu biri.
kemiklerim üstünde başka bir insanlık
Revirde doktor yoktu, biri tansiyonumu ölçtü, pencere önüne
yükselecek
götürüp temiz hava al dediler, kendine gelirsin. Baş gardiyanlar
çünkü burada yok olmaz hiçbir şey
geldi, aynı soruları sorup durdular. Her tarafımıza vurdunuz dedim.
-burada kural ya yenmek ya ölmek-
“Niye kapıları kırıyorsunuz” diye sordu biri. Oysa biz kapı falan
yitip giden bu hayat
kırmamıştık. Her zamanki gibi kapı dövme eylemi yapıyorduk.
daha çok yaşamak isteyecek
“Biz bir şey yapmadık, sorunlarımızı neden çözmüyorsunuz?
JOAQUIM NAMORADO
48
BİZ MİLYONLARIZ, ONLAR BİR AVUÇ