Page 57 - Yürüyüş Dergisi 40. Sayısı...
P. 57

dolayı dışarıdan gelen seslere kulak kabartıyorduk.  Arkadaş  bilmiyordum. Bir ara "tak tuk" diye sürekli koridorda yankılanan
         odaya gelerek bana sözü geçen sorumlu arkadaşın beni sokakta  bir ses duydum. Mazgal deliğinden baktım. Ümit'i gördüm. Bir
         beklediğini, ona gideceği yere kadar refakat etmemi söyledi.  ayağında ayakkabı, diğerinde yok. Gömleği parçalanmış, yüzü
         Sokağa çıktım, ilerlemeye başladım ve şok oldum. Arkadaşın  gözü şişmiş çok kötü bir haldeydi.
         "sorumlu bir arkadaş" dediği insan Ümit'ti. Sessiz, sakin yapısıyla  Gözaltının beşinci gününde mahkemeye çıkarılıyorduk. Em-
         sıcak bir merhaba diyerek hal hatır sormaya başladı. Ben şaşkın-  niyette merdivenlerden indirilirken onu en öne almışlardı. Birara
         lığımın verdiği bir halde sorularına kısa cevaplar veriyordum.  durdu ve "kemerim, kemerimi verin" dedi. İşkenceciler "tamam,
         Yolumuz epeyi uzundu ve yürüyerek gidecektik. Bir yandan  tamam arkadan getirirler. Hakim, savcı sizi bekliyor” dediler. O
         sokağın gereklerini yerine getiriyor, bir yandan da konuşuyorduk.  "hayır kemerimi almadan şurdan şuraya gitmem" diyordu. Bir
         Daha doğrusu o anlatıyor ben dinliyordum. Sakin, ince bir  işkenceci "bak oğlum, mahkeme bizi beklemez senin kemerini
         anlatım ve akıcı bir sesi vardı. Bir ara dalgınlıkla yanlış bir yola  bulmaya kalkarsak bir iki gün daha burada kalırsınız. Kendini
         sapmıştık. Ben "şimdi nasıl olacak, şuradan mı çıksak, buradan  düşünmüyorsan arkadaşlarını düşün" demiş, o yine "kemerimi
         mı?" diyerek paniklerken o, soğukkanlı "telaşa gerek yok en iyi  almadan tek adım atmıyorum" demişti. Bunun üzerine işkenceciler
         rehber halkımızdır" diyerek evinin önünde oturan orta yaşlı bir  pes ederek kemeri bulup getirdiler.
         teyzeye yalın bir dille yolu sordu. Teyzede aynı yalınlıkla yolu  Polis minibüsünde yan yana oturuyorduk. Cebinden jeton,
         tarif etti. Tekrar yola koyulduğumuzda en iyi öğretmen halkımızdır  para çıkararak "bunları al, ben tutuklanırım sizleri bırakırlar.
         demiş ve tekrar anlatmaya başlamıştı. 16 yaşındaydı ama gerçek  Bunları kullanırsınız. Baki'ye çok selam söyle. Ayrıca Demet'e
         bir yönetici olmuştu.                               (Taner) de dikkatli olmasını söyle. Şerefsizler benden tek kelime
            '92 sonbaharında memleketten geldiğimin ilk günüydü. Gece  alamadılar." demişti. Onu son görüşümdü. Uğur'la birlikte tu-
         şehitlerimizden Uğur Sarıaslan'la birlikte kalıyorduk. Gece 02.00  tuklanmışlardı.
         sularında ev basılmış ve gözaltına alınmıştık. Gözaltı sürecinde  Aydın Hapishanesi’nde şehit düştüğünde Kurtuluş gazetesinde
         hücreler arası seslensem de bizim dışımızda kimlerin olduğunu  onun için "umut" diye yazıyordu. "Umut" çok çabuk büyümüştü.


           Armutlu Katliamı’nda Şehit Düşenler 16. Yılında Anıldı  Tek Tip Elbiseyi Kabul Etmeyeceğiz,
            Armutlu Şehitleri Ölümsüzdür!
            5 Kasım 2001'de İstanbul Armutlu Katliamı’nda                   Giymeyeceğiz!
          şehit düşen Bülent Durgaç, Arzu Güler, Barış Kaş ve  İstanbul TAYAD’lı Aileler 4 Kasım’da, Taksim Galatasaray
          Sultan Yıldız katledildikleri yerde anıldı. Halk Cephe-  Lisesi önünde hapishanelerde Tek Tip Elbise (TTE) saldırıları
          si’nin çağrısı ile, direnişçilerin katledildikleri evin  öncesi yapılan işkence, tecrit, sürgün sevkler ile ilgili basın
          önünde toplanan halk, hep bir ağızdan  Armutlu’da  açıklaması yaptı. “Suçlu Değil Devrimciyiz, Tek Tip Elbise Giy-
          şehit düşen 4 direnişçinin ölümsüzlüklerini sloganlarla  meyeceğiz!” pankartının açıldığı ve 9  TAYAD’lının katıldığı
          bir kez daha ilan etti. Halk Cephesi adına yapılan  açıklamada kısaca şu sözlere yer verildi;
          açıklamada, Armutlu direniş tarihine değinilerek, Ar-  “… Hapishanelerde yaşanan tecrit, sürgün sevkler ve işkenceler
          mutlu’nun farklı iktidarlar döneminde direndiğini, bu  bunun içindir. 28 Ekim tarihinde Tekirdağ T-2 Tipi Hapishanesi’nde
          günde AKP döneminde hala direnmeye devam edildiği  tutsaklara robokoplar saldırıp ağır işkenceler yapmıştır. Bu saldırıda
          belirtildi.  Açıklamanın ardından sloganlar atılarak,  Avukat Engin Gökoğlu’nun kolu kırılmış Ali Dilmen’in bacağında
          şehit düştükleri yere çiçekler bırakılan anmaya 40 kişi  delik açılmıştır. Yakın zamanda Edirne Hapishanesi’nden Kandıra’ya
          katıldı.                                          sürgün edilen Fikret Kara, Mehmet Ali Aslan, Gökhan Atay bu
            Anma sonrasında AKP’nin katil polisleri mahallede  seferde İzmir Şakran Hapishanesi’ne sürgün edilmişlerdir. Yine
          terör estirdi. Önce Boğaziçi Pir Sultan Abdal Cemevi’nin  Güven Usta, Gökhan Kaya, Servet Göçmen,  Ali Önay İzmir
          etrafını zırhlı araçlarla kuşatıp mahalle halkına silahlar  Şakran Hapishanesi’ne sürgün edildiler. Silivri Hapishanesi’nden
          doğrultan katiller sürüsü daha sonrada Cemevini bastı.  Balıkesir L Tipi Hapishanesi’ne sürgün edilen Aysun Kaşdaş bu-
          Kuşatma ve baskın sırasında Cepheliler ellerinde ne  lunduğu hücrenin kaloriferleri yakılmayarak soğuk hücrede bek-
          varsa AKP’nin katil polislerine direndi. Havai fişeklerle,  letilerek işkence edilmektedir, arkadaşlarıyla görüştürülmeyerek
          taşlarla, şişelerle, AKP’nin katil polislerine mahallede  tecrit edilmektedir. Yine Silivri’den Şakran’a sürgün edilen Rojda
          terör estiremeyeceklerini gösterdiler. Saat 00.15’e kadar  Yalınkılıç daha varmadan bir sürgün daha yaşamış… Aynı şekilde
          süren çatışmalar, katil polislerin, Cemevi ve mahalleden  arkadaşlarıyla görüştürülmeyip tecrit edilmektedir.
          çekilmesi üzerine bitirildi.                         Bizler biliyoruz ki tecrit, işkence ve sürgün sevkler ne ilktir ne
            Saldırı ve direnişe ilişkin kısa bir açıklama yapan  de son olacaktır. İktidarlarını ayakta tutmak içindir bunca zulüm.
          Armutlu Halk Cephesi şu sözlere yer verdi; “AKP’nin  TTE öncesi yapılan bu saldırılarla tutsakları yıldırmak bezdirmek
          katil polislerine sesleniyoruz; Burası Armutlu. Burada  istemektedirler. Nafile, o sözler ki bir kez çıktı ağzımızdan deyip
          Cepheliler var. Burada genci ile yaşlısı ile direnen bir  uğruna ölümlere gidenlerin soyundan geliyoruz.  TTE giymek
          halk var. Öyle ellerinizi, kollarınızı sallayarak geze-  onursuzluktur, giymeyeceğiz. TTE giymek, halka ihanet etmektir,
          mezsiniz bu sokaklarda. Kanlı ellerinizi mahallemizden  etmeyeceğiz. TTE giymek Amerika’ya teslim olmaktır, olmayacağız.
          ve halkın ibadethanelerinden çekin.”              Amerika’nın kurbanı değil celladı olacağız…”
   52   53   54   55   56   57   58   59   60