Page 222 - 014 IMAN VE KUFUR MUVAZENELERI YENI.indd
P. 222
222 İMAN VE KÜFÜR MUVÂZENELERİ
Sekizinci Mes'elenin
Bir Hülâsası
Yedinci’de haşri, çok makàmâttan soracaktık. Fakat, Hàlık’ımızın
isimleriyle verdiği cevab o derece kuvvetli yakìn ve kanâat verdi ki;
daha başka sorgulara ihtiyaç bırakmadığından orada kısa kestik.
Şimdi bu mes'elede, âhiret îmânının, hem âhiretin saâdetine,
hem dünya saâdetine dair te'min ettiği fâideler ve neticelerinden
yüzden biri hülâsa edilecek. Saâdet-i uhreviyeye ait kısmı, Kur'ân-ı
Mu'cizü'l-Beyân’ın izâhatı daha hiçbir beyâna ihtiyaç bırakmamış,
onu Ona havâle ederek ve saâdet-i dünyeviyeye ait kısmı izâh
cihetini Risale-i Nura bırakıp, yalnız kısa bir hülâsa ile insanın
hayat-ı şahsiye ve hayat-ı ictimâiyesine ait yüzer neticelerinden
üç-dört tanesini beyân ederiz.
Birincisi:
İnsan, sâir hayvanata muhâlif olarak, hânesiyle alâkadar olduğu
misillû dünya ile alâkadardır ve akàribiyle münâsebetdâr olduğu
gibi, nev'-i beşer ile de ciddi ve fıtrî münâsebetdârdır. Ve dünyada
muvakkat bekàsını arzuladığı gibi bir dâr-ı ebedîde bekàsını,
aşk derecesinde arzuluyor. Ve midesinin gıdâ ihtiyacını te'min
etmeğe çalıştığı gibi dünya kadar geniş, belki ebede kadar uzanan
sofraları ve gıdâları, akıl ve kalb ve rûh ve insaniyet mideleri için
tedârik etmeğe fıtraten mecburdur, çabalıyor. Ve öyle arzuları ve
matlabları var ki, ebedî saâdetten başka hiçbir şey onları tatmin
etmiyor.
Hattâ Onuncu Söz’de işâret edildiği gibi, bir zaman
– küçüklüğümde –– hayâlimden sordum: “ Sana bir milyon sene
ömür ve dünya saltanatı verilmesini, fakat sonra ademe
ve hiçliğe düşmesini mi istersin? Yoksa, bâkî fakat âdi