Page 209 - Bir Ölür Bin Doğarız - Kitap
P. 209
liydi artık. Zafere duyulan özlem büyümüş, kararlılık, inanç,
yürekleri yakıyordu. Bu dayanılmaz bir beklentiydi. Bu şehit
verme beklentisiydi. Çünkü tutsaklar biliyordu, zafer şehitlerle
kazanılacaktı.
Tutsakların heyecanla beklediği, yolunu gözlediği, ailele-
rin hiç duymak istemediği haber 63. gün geldi.
Artık herkesin kulağı, yüreği bir tek haberdeydi. Ölüm…
Hapishanelerden ölüm gelecekti artık. Zafer ölümle gele-
cekti. Ölüm Orucu savaşçılarının yarışı sürüyordu. Artık ne
düşmanı, ne de zaferi bekleyenleri daha fazla bekletmeyecek-
lerdi.
TKP (ML)’li Ölüm Orucu savaşçısı Aygün Uğur 1996 Ölüm
Orucu eyleminde ipi ilk göğüsleyen oldu. Günlerden 21 Tem-
muz’du ve saatler 11.00’i gösteriyordu.
Hapishaneler ve sokaklar bir öfke seline döndü. Tutsaklar
hapishanelerde Aygün için, bir Ölüm Orucu savaşçısını kay-
betmenin öfkesi ve zaferi kazanmış olmanın coşkusuyla anma
törenleri düzenlerken, Ümraniye Hapishanesi önü ilk şehidin
verildiğini duyan avukatlar, sendikacılar, tutsak aileleri ve halk-
tan insanlarla doldu. Düşman bu sahiplenmeye tahammül ede-
meyerek kudurmuşçasına saldırdı ve 300’ün üzerinde insanı
hapishane önünden döverek gözaltına aldı.
Aygün Uğur’un babası Gülabi Uğur da hapishane önün-
deydi. Bir oğlun ölümünü beklemeyi öğrenmişti. 21 Temmuz’u
oğlunun düğün günü sayıyordu artık ve bağırıyordu; “Ben iş-
çiyim, emekçiyim, benim çocuğumu işçi, emekçi çocuğu olduğu
için öldürdüler. Engin Civan’a bir şey yapmazlar. Bugün oğ-
lumu öldürdüler. Bugün onun düğünü.”
Bir Ölüm Orucu direnişçisinin şehit düştüğünü duyanlar
Ümraniye hapishanesi önüne koşuyordu. Kadıköy HADEP İl
209